T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Türkiye Milli Uzay Programı kapsamında uzaya gönderilen ilk Türk astronot Alper Gezeravcı, Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen Gençlik Buluşması programına katıldı.İZMİR (İGFA) - T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve Türkiye Milli Uzay Programı kapsamında uzaya gönderilen ilk Türk astronot Alper Gezeravcı,Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Hukuk Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen Gençlik Buluşması programına katıldı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve ilk Türk astronot Alper Gezeravcı’nın yanı sıra İzmir Valisi Süleyman Elban, DEÜ Rektör Vekili ve Yükseköğretim Kurulu (YÖK) üyesi Prof. Dr. Mahmut Ak ve DEÜ üst yönetimi ile İzmir milletvekillerinin katıldığı programa DEÜ’lü gençler yoğun ilgi gösterdi.Türk teknisyenleri ve mühendislerinin savunma sanayinde tam bağımsızlık için eşine az rastlanır başarı hikâyelerini peş peşe gerçekleştirdiklerini belirten Bakan Kacır, “Türkiye'nin Milli Teknoloji hamlesi yolculuğunda en büyük kuvvet çarpanı genç ve dinamik nüfusudur. Bizim nüfusumuzun ortalama yaşı 33. Avrupa ülkelerinin ortalama yaşı 43, bazı Avrupa ülkelerinin ortalama yaşı ise 47-48’dir. Biz çok genç, dinamik ve çalışkan bir nüfusa sahibiz. Bu çok değerli çünkü bütün dünyayı yenilikçi teknolojiler, baş döndürücü bir hızla değiştiriyor ve bu tür değişimleri ortaya çıkaracak girişimlere sizler gibi gencecik insanlar imza atıyor.Türk gençlerinin önündeki engelleri kaldırır ve onların yanında olursak; Türkiye’nin öz evlatları, Türk gençleri yüksek teknoloji alanlarında dünyanın en iyi işlerini başarabilecek kabiliyet ve yetkinliktedir” dedi.
SAVUNMA SANAYİNDE TÜRKİYE, TARİHE DAMGA VURDU
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı anısına 3 büyük Teknofest gerçekleştirdiklerini ifade eden Bakan Kacır, savunma sanayinde Türkiye’nin, tarihe damga vurduğunu söyledi. Türkiye'de havacılık alanında çalışan girişimcilerin olduğunu ama havacılık tarihinin adeta akamete uğratılmış hikâyeler tarihine dönüştürüldüğünü söyleyen Kacır, "2000'li yıllarda bir sağlam irade bütün bu işlerin önünü açtığında, kendi milletinin evlatlarına güvendiğinde Türk mühendisleri, bilim insanları ve teknisyenleri Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılayacak dediğinde yepyeni bir başarı hikâyesinin sayfaları açılmaya başlanmış. Anka, Aksungur, Akıncı, Hürjet, Atak, Gökbey, Kızılelma, Kaan ile Türkler gökyüzüne imzalarını atmışlar. Hedefimiz, ümidimiz, hayalimiz sizlerin eliyle, teknolojinin tüm alanlarında benzer başarıları Türkiye'de hızlandırmak. Bu gaye ile 5 senedir dünyanın en büyük teknoloji festivallerini düzenliyoruz" dedi.
“İLERİ SEVİYELERE DE TAŞIMAYI AMAÇLIYORUZ”
2000'li yıllarda uydu üretimi konusunda Türkiye’nin adım adım projeler başlattığınıaktaran Bakan Kacır, "Önce BİLSAT görüntüleme uydusunda ortak üretime dahil olduk. Sonra RASAT görüntüleme uydusunu yerli olarak ürettik. Sonra Göktürk görüntüleme uydusunu yerli olarak ürettik. Ve nihayetinde elektro-optik kamerasına, tepki tekerine, yıldız izlerine kadar tüm kritik alt sistemleriyle haberleşme cihazlarına kadar yüksek çözünürlüklü görüntüleme uydusu İMECE'yi yerli ve milli olarak geliştirmeyi, üretmeyi başardık. Ve Cumhuriyet'in 100’üncü yılında İMECE'yi uzaya gönderdik ve hâlihazırda İMECE'den istifade ediyoruz. Şimdi bu hedefi bir seviye yukarıya taşıyoruz. İlk milli haberleşme uydumuz TÜRKSAT 6-A'yı önümüzdeki üç dört ay içerisinde uzaya göndereceğiz ve bu kabiliyete sahip dünyadaki 10 ülkeden bir olacağız. Bütün bunlar aslında önümüzdeki dönemde Türkiye'nin yıllık 600 milyar doları aşan uzay ekonomisinden daha fazla pay almasını sağlayacak. Bütün bu projeler nitelikli insan kaynağımızın, beşeri sermayemizin Türkiye için çalışmasını, Türkiye'de hayatına devam etmesini temin edecek projeler olacak. İnşallah bunu daha ileri seviyeleri de taşımaya amaçlıyoruz" ifadelerinde bulundu.
“BİLİMİN PEŞİNDEN KOŞMAK ZORUNDAYIZ”
Uzaya gönderilmeden önceki adaylık ve seçilme sürecini anlatan ilk Türk astronot Alper Gezeravcı, uzaya gönderilmek üzere seçildikten sonra Türkiye’de ve Amerika’da devam eden eğitim sürecini anlatarak; uzayda gerçekleştirmek üzere hazırladıkları deneylerin rastgele hazırlanmış deneyler olmadığına dikkat çekti. Türkiye'nin 8 yıldır Antarktika'ya giderek Türk bilim insanlarının orada çeşitliçalışmalar yaptığını kaydeden Gezeravcı, “Arkadaşlar, bilim neredeyse oraya gitmek zorundayız. Bilimin peşinden koşmak zorundayız. Antarktika'da araştırma yapan bilim insanlarının Türkiye'ye getirmiş olduğu yosunları biz uzaya götürdük. Bir yaşam destek ünitesinin içine filtrelerle mikro boyuttaki yosunları, döngüye sokarak, istasyonun içindeki karbondioksiti alıp, içerisinden karbonu ayrıştırarak oksijene dönüştürürdük ve sisteme verdik. Bunu yaparken ortamdaki rutin karbonhidrat ile de yapmadık. Ortamdaki normal karşılaştığımızın beş katı yoğunlaştırılmış olarak verdik. Sistem kapasitesini maksimum düzeyde zorlayarak beş katı yoğunlaştırılmış karbondioksitten oksijen elde ettik"şeklinde konuştu.