Manisa’nın Kırkağaç ilçesinde yetişen deseni, kokusu, tadı ve uzun süre dayanmasıyla ünlenen Kırkağaç kavununda ilk hasat başladı.
Kırkağaç Kaymakamlığı, Kırkağaç Belediyesi, Kırkağaç Ziraat Odası Başkanlığı ve İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğünün ortaklaşa düzenledikleri projeyle 2008 yılında "Coğrafi İşaretleme" alarak patentli ve etiketli satımına başlanan Kırkağaç kavununda ilk hasat yapıldı. Bu yıl 30 bin ton civarında bir rekolte beklenen kavun rengi ve kokusuyla dikkat çekiyor. 10 bin dekar alanda ekiminin yapıldığı kavunda rekoltede yarı yarıya düşüş beklendiğini ancak hibrit tohum kullanılmadığını söyleyen Kırkağaç Ziraat Odası Başkanı Emin Özarı, üreticilere organik ürün sunmak için ata tohumunu tercih ettiklerini söyledi. Özarı, "Gördüğünüz üzere hasatlarımıza başladık. Çiftçilerimize bol ve bereketli bir üretim sezonu diliyorum. İlçemizde yine her yıl olduğu gibi bu yılda 10 bin dekar seviyelerinde Kırkağaç kavunu ekilişimiz oldu. Buradan yaklaşık 30 bin ton civarında bir rekolte bekliyoruz. Bunun yüzde 80’lik bir kısmı yurt içi pazarlarda tüketicilerimize ulaşacak, yüzde 20’lik bir kısmı ise ihracata gider diye düşünüyorum. Bizim kavunumuz dayanıklılığı ile ünlü. O yüzden bunların büyük bir kısmı kış aylarında satılmak üzere depolar asılacak. Bunların içinde hasat ediyoruz ama bundan satışı Kasım-Aralık aylarında falan olacak. Allah nasip ederse kavunlarımızı o zaman daha çok göreceğiz pazarlarımızda ve marketlerimizde. Bunun dışında herhangi bir hastalığa maruz kalmadı kavunlarımız. Çok sağlıklı bir şekilde yetiştiler" dedi.
Depolara taşınırken özen gösteriliyor
Kavunların özenle hasat edildiğini belirten Özarı, "Her ne kadar üretimde rekolte düşük olsa da ata tohumu kullanmaya devam ediyoruz. Tohumlarımız ata tohumudur ve hibrit tohum kadar verim vermiyor. Ama biz yine de ısrarla ata tohumumuzu ekmeye devam ediyoruz. Yarı yarıya belki üretimimiz azalıyor ama en azından daha organik ve daha genetiğiyle oynanmamış bir ürün sunmuş oluyoruz tüketicilerimize. Kavunlarımız dayanıklılığıyla ünlü ama burada azami bir özen göstermemizde gerekiyor. Bunları keserken, araçlarımıza sararken, depolarımıza taşırken çok özen göstermemiz lazım çünkü bu aşamada alacakları bir darbe kavunun dayanıklılık süresini kısaltıyor. İşte gördüğünüz gibi eski battaniyelerle ve yorganlarla kavunlarımızı sarıp depolarımıza öyle taşıyoruz. Daha sonra ise bunları kavak ağacından yapılmış sırıklara asıyoruz. Bu şekilde itinayla hazırlandığı için kavunlarımız daha dayanıklı oluyor" diye konuştu.
Kırkağaç kavununun Türkiye'nin her yerinde ekildiğini ancak aynı kalitede yetiştirilemediğine dikkat çeken Özarı, "Tabi Kırkağaç kavunu Türkiye’nin her yerinde ekiliyor ama neden bizdeki tat olmuyor. İşte o da Allah’ın bizim coğrafyamıza verdiği bir lütuf olsa gerek. Çünkü bizim kavunlarımızın çekirdeklerini isteyenler çok oluyor gönderiyoruz ama dayanıklılığı olmuyor, tadı olmuyor, aroma olmuyor, lif oranı olmuyor. Nasıl Malatya’da kayısı, Rize’de çay, Giresun’da fındık daha güzel oluyorsa bu coğrafi olarak rabbimizin bize verdiği bir nimet diye düşünüyorum. O yüzden şanslıyız. İnşallah tüketicilerimizde ağız tadıyla tüketiciler” ifadelerini kullandı.
Uzun yıllardır Kırkağaç’ta çiftçilikle uğraştığını söyleyen Mustafa Terdi ise “Çok şükür geleneğimiz yine bozulmadı. Bu sene de Kırkağaç kavun hasadımıza başladık. Kırkağaç kavunumuzla yaklaşık 300 yıllık bir mazimiz var. Bizim kendi tohumumuz. Bunların çekirdeklerini kendi tarlarımızdan alıp yine aynı şekilde tarlarımıza ekiyoruz hiçbir işlem görmeden. Kırkağaç kavunu çok nazik bir kavun. Askılık olduğu için çok hırpalanmadan taşınması lazım. O yüzden battaniyelere ve yorganlarımıza sarıp öyle taşıyoruz. Tarladan depoya gidinceye kadar beş kere el değiştiriyor askıya çıkıncaya kadar. Çok şükür bu yılda hasadımıza başladık. Hayırlı uğurlu olsun” diye konuştu.
Editör: TE Bilisim