Takım kazandığında yazalım ki…
Kimse bizi tınmasın.
Gerçi bir de işin,
Takım kazanmış nasıl olsa yaaaa!
Yazsan ne olur?
Yazmasan ne olur?
Modu var ya neyse.
Kaybedip yazsan batar da
Kazandığında yazdın mı ‘’çok biliyor’’ olursun.
Biz ‘’çok bilmişlerden’’ olalım sıkıntı yok.
Maç öncesinde Mersin İ.Y’nun 8 haftalık yenilmezlik serisinin İÇİ BOŞ bir durum olduğunu söylemiş ve bu Mersin’i yenemeyeni döverler demiştim.
İyi diyorsun da
8 haftadır yenemeyenleri dövdüler mi? Diye soracak olan da çıkar elbette ama…
‘’Kızını dövmeyen dizini dövermiş’’ derler ya.
M.İ.Y’i son 8 haftada yenemeyenlerin hedefleri ile şu an ligde bulundukları yerlere baktığınızda,
-Kızı keşke dövse miydik acaba? Diyenler de az değildir hani.
Kısaca geçen 8 haftalık periyotta yenilmeyen M.İ.Y’in sahadaki futbolunun herhangi bir tarafında ORİJİNAL bir durum yoktu.
Maç sonrasında oyunu seyredenler de artık bu saatten sonra farklı düşünmüyordur muhtemelen.
Önce benim bu M.İ.Y’e uzun zamandır ‘’mecburiyet takımı’’ adlandırması yaptığımı bir dip not olarak düşeyim.
Çünkü transfer yasakları nedeniyle ellerinde ne varsa kullanma derdinde bir takım onlar.
Manisa’da sahaya çıkan 11’leri ise…
MECBURİYET takımının,
DAHA da MECBURİYETİYDİ adeta.
Genç, dinamik ve EN verimlileri sağ bek Abdülkadir ile
Yine mecburiyetten kayda değer bir YETENEK olduğunun farkına vardıkları 1998 doğumlu Tolga Şahin kart cezalısı durumuna düşünce…
MECBURİNİN de MECBURİSİ oldular bu sefer.
M.İ.Y’in yere en sağlam basanları, dinamizmiydi bu 2 isim.
Maçın başlamasından 16 dk. sonra,
Bu sefer de M.İ.Y’in beyni,
36’Lık Tita sakatlanıp çıkmak zorunda kalınca…
Tam anlamıyla gardları düştü.
Onlar hallerinin farkındaydılar ve başlarına ne geleceğini biliyorlardı da…
Biz farkında gibi davranmadık nedense… Ne maç öncesinde ne de maçın içinde.
Pratiğine Sait hocanın bile tatmin olmadığı Mikiç sağ bek,
Pratiğini hiç yapmadığı Fahri önlibero,
Santrafor oyununda inanılmaz defolu Peroviç ise santrafor başladı oyuna.
Bu arada Metin’in ön tarafa ve arkasına 1 pozisyon geriden bakışıyla,
1 Pozisyon önünden bakışı arasındaki farkın bile FARKINDA olmayan bir teknik adamımız olduğunu da M.İ.Y. maçıyla anlamış olduk.
Fahri’nin sağ bekinin, Mikiç’ten,
Hakan Turan ya da Emre Öztürk’ün orta saha oyunlarının, Fahri’den,
Mertan’ın da santrafor oyunun, Peroviç’ten fersahlarca önde olduğunu bilmek için alim ya da Manisaspor teknik direktörü olmaya gerek yoktu ama.
Anlaşılan hoca zoru seviyordu.
O yüzden de önce kolayı, zorlaştırdı ve zoru becermiş gibi yaparak da… Zor da olsa kazandı.
Ancak hala Fahri’li oyuna 39 dk. nasıl dayandı ben onu anlayamadım.
Hatta Peroviç’in 3 çıkandan 1’i olmaması da diğer bir anlayamadığım konu.
Mikiç ise rakip nedeniyle eh işteydi o kadar.
Bizde Mikiç, Dimow, Erman ve kariyerinde az da olsa stoperde de izlediğimiz Fahri ile Sait hoca 3,5 stoperli,
M.İ.Y’de ise Gökhan, Mitroviç, Enes ile Levent hoca 3 stoperli dizilişler tercih etmişlerdi.
86’Da bizde Ümit’in oyuna girmesiyle 4,5. stopere,
M.İ.Y’un da ise henüz 54’lerde Mahmut’un yerine Serol değişimi ile 4. stopere yelken açtı.
Böylece sahada ne oyun kaldı, ne diziliş, ne de düzen.
M.İ.Y’in maçı bitiren kadrosunun ayni anda geri dörtlüsü ise sağ bekinden sol bekine 4 stoperli bir defans kurgusuna dönmüştü.
Dünya stoperlerini, orta sahadan devşirirken,
Biz nedense orta sahaları, bekleri hatta kanatları stoperden devşirmeye uğraşıyoruz ki lig seviyesi, ülkenin en değerli 2. liginin, 2 takımı bunu yapan.
Kadro kalitesine bakarak teknik direktör katkısıyla da Manisaspor’daki DAHA OYUN beklentimden bu maç sonrasında artık tamamen vazgeçtim.
Hiç olmazsa kalan haftalarda doğru oyuncuları, doğru pozisyonlarda görmek bile bana yetecek.
Daha doğrusu Manisaspor’a yetecek.
Editör: TE Bilisim