İSTANBUL (AA) - BİRİZ ÖZBAKIR - İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, atmosfere salınan kükürt bileşiklerinin güneşten gelen ışınım miktarını azaltmasıyla meydana gelen küresel kararmanın, küresel ısınmayla mücadeleye katkı sunabileceği konusunda bilim dünyasında iki farklı görüş olduğunu söyledi.

Güneş ışınlarının açısı ve ışınım miktarındaki değişiklikler ekosistemi etkilerken iklim değişikliği ve küresel ısınma gibi Güneş ile bağlantılı çevre problemlerden biri de küresel kararma.

Dünyaya ulaşan Güneş ışınlarının atmosferdeki çeşitli parçacıklar tarafından engellenerek azalması sonucu meydana gelen küresel kararmaya dair AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Toros, küresel kararmaya neden olan en önemli faktörün kükürt bileşikleri olduğunu kaydetti.

Kükürt bileşiklerinin özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında atmosfere salınan kirleticiler arasında yer aldığını belirten Toros, 1900'lü yıllarda 15 milyon ton olan salım miktarının 1940'larda 40 milyona, 1980'lerde 80 milyon tona yaklaştığı bilgisini paylaştı.

Başkan Zeyrek’ten Başkan Özer açıklaması:” Yapılmaya çalışılan bu operasyonu kabul etmiyoruz” Başkan Zeyrek’ten Başkan Özer açıklaması:” Yapılmaya çalışılan bu operasyonu kabul etmiyoruz”

Prof. Dr. Toros, "Bu kükürt bileşikleri çok küçük oldukları için atmosferde asılı vaziyette kalıyor. Biz bunlara asılı parçacıklar da diyoruz. Bu parçacıklar parlak oldukları için güneşten gelen ışınımı geri yansıtıyorlar dolayısıyla yeryüzüne gelen ışınım azalıyor. Küresel kararmaya sebep olan en önemli madde son yüzyılda fosil yakıtlar sebebiyle atmosfere saldığımız kükürt bileşikleridir. Güneşten gelen ışınımı geri yansıttığı için yeryüzünün soğumasına da yol açmaktadırlar." diye konuştu.

Atmosferdeki kükürt bileşiklerinin ve güneşten gelen ışınım miktarının 1950'li yıllardan itibaren daha düzenli ölçülmeye başladığını bildiren Toros, küresel kararmanın özellikle 1960-1990 arasında güneşten gelen ışınımı yaklaşık yüzde 4 oranında azalttığını, sonrasında alınan önlemler sayesinde küresel ölçekte artık küresel kararmanın eskisi kadar etkili olmadığını ancak Çin ve Hindistan gibi ülkelerde atmosfere bol miktarda kükürt salımı olduğu için bu bölgelerde kararmanın devam ettiğini aktardı.

Küresel kararmanın mevsim uzunluğu ve özelliklerini değiştirerek iklimde bozulmaya yol açabileceğine, ayrıca güneş ışınımındaki azalmaların tarımsal verimlilik üzerinde olumsuz etkilere neden olabileceğine işaret eden Toros, Türkiye'de 1990'larda kükürtdioksit ölçümleri 3 haneliyken bugün tek haneli sayılara kadar düştüğünü ve Türkiye için atmosferik kararmanın azaldığını kaydetti.

- "Sıcaklık artışıyla parçacık miktarının azalması arasında bağlantı kuruyorlar"

Küresel kararmanın küresel ısınmaya çözüm olup olamayacağı konusunda tartışmalar yaşandığını ve bilim camiasının bu konuda ikiye bölündüğünü anlatan Toros, bazı bilim insanlarının yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının atmosferdeki asılı parçacıklarla azaltılması üzerine çalıştıklarından bahsetti.

Toros, "Son 30 yıldır sıcaklıktaki ani ve hızla devam eden artış ile atmosferdeki kükürt parçacık miktarının azalması arasında bağlantı kuruyorlar ve orada da iklimle ve güneş ile ilgili jeomühendislik dediğimiz yeni bir kavram karşımıza çıkıyor. 'Acaba biz bu küresel ısınmayla ilgili çalışmalarımızı atmosferde bazı değişiklikler yaparak engelleyebilir miyiz? Engellersek ne gibi sorunlar çıkar?' Tamamen kaosa dönmüş durumda." değerlendirmesini yaptı.

Küresel kararmayı engellemek için atmosfere parçacık madde yani kirletici salımının azaltılması gerektiğini dile getiren Toros, şu anda dünyada küresel ısınma nedeniyle emisyon miktarlarının azaltılmasıyla ilgili yapılan tüm çalışmaların küresel kararmayı azaltmak için de önemli girişimler olduğunun altını çizdi.

Yapay zekanın tüm bilim dallarında olduğu gibi küresel kararmayı senaryolaştırma ve simüle etmede etkin olarak kullanılmaya başlandığına değinen Toros, sözlerini şöyle tamamladı:

"Küresel kararmanın küresel iklim değişikliğiyle mücadeleye katkısı var ama başka zararları olduğu için şu anda tüm çalışmalar 'Acaba karbon sıfır olabilir miyiz?' üzerine yoğunlaşıyor. Yani 'Atmosfere saldığımız karbonu nasıl sıfırlayabiliriz? Kirleticileri nasıl azaltabiliriz? Bunun için kaynakları daha verimli nasıl kullanabiliriz? Yenilenebilir enerji kaynaklarını nasıl daha çok kullanabiliriz?' Bununla ilgili çalışmalar hızla devam ediyor. Eğer biz kaynakları verimli kullanabilirsek ve yenilebilir enerji kaynaklarından daha fazla faydalanırsak zaten küresel kararmaya ihtiyaç kalmayacaktır."


Kaynak: aa