Öztürk, herkesin eşit kaynaklarla doğduğunu, ancak bu kaynakların insana dair duygular olduğunu belirtti. Üzüntü, korku, sevinç, şaşkınlık ve öfke gibi duygular, insanın doğasında yer alırken, bunlar çevresel faktörlerle şekillenir. Çocukluk döneminde başlayan karakter gelişimi, ergenlik ve yetişkinlikte de devam eder. Öztürk’e göre, empati kurmak, bu duygulara derinlemesine bakabilmeyi ve başkalarının durumunu anlayabilmeyi gerektirir.
Empati Kuramamak Ne Anlama Gelir?
Öztürk, empati kuramamanın, kişinin geçmişinde bu duyguyu veya anlayışı tam anlamıyla öğrenememiş olduğunu gösterdiğini söyledi. Empati kuramayan bir kişi, karşılaştığı yeni durumla başa çıkmakta zorlanabilir. Empati kurabilmek için olayları bir bütün olarak algılamaya çalışmak gerektiğini vurgulayan Öztürk, empati eksikliğinin, duygusal olarak büyümek ve zenginleşmek için bir fırsat sunduğunu belirtti.
Örneğin, her şeyi fazla düşünen ve kaygılı bir kişi, rahat ve düzensiz yaşayan bir insanla karşılaştığında bu kişiyi pervasızca değerlendirip öfkelenebilir. Oysa, empati kuramadığı bu durum aslında o kişinin ihtiyacı olan bir şey olabilir. Yani, rahatlık ve düzensizlik, kaygılı kişiye bir öğrenme fırsatı sunabilir. Öztürk, kişilerin romantik veya arkadaşlık ilişkilerinde de empati eksikliğinin etkilerini gözlemlemenin mümkün olduğunu söyledi.
İlişkilerde Empati Eksikliği: “Benim Gibi Ol” İhtiyacı
Empati eksikliği, kişilerin ilişkilerinde de zorluklar yaratabilir. Öztürk, insanların kendilerini doğru kabul ettikleri katı özelliklerin zıtlarıyla ilişkiye başladıklarında, karşılarındaki kişiyi değiştirmeye çalıştıklarını belirtti. Eğer her iki taraf da bu farkları kabul eder ve değişime açıksa, ilişki büyüyüp gelişebilir. Ancak, tam zıt kişiliklerle ilişkide kalan ve karşısındaki kişinin davranışlarına öfkelenen kişiler, genellikle “Benim gibi ol” beklentisi içine girerler. Bu durum, ilişkinin sağlıklı bir şekilde gelişmesini engeller ve kişilerin sürekli tartışmalarla yıpranmasına yol açar.
Empati Kuramadığımız Durumlar Fırsat Olabilir
Empati kurmakta zorlandığımızda, genellikle öfke ya da hayal kırıklığı yaşarız. Ancak, Öztürk’e göre, bu zorlanma anları aslında kişisel gelişim için önemli fırsatlar sunar. Empati kuramadığımızda, geçmişteki öğretilerimizi hatırlamak için bir fırsat yaratabiliriz. Örneğin, çocuğuna aşırı tepki veren bir anne, bu öfkenin aslında kendi geçmişiyle, ebeveynlerinin ona “uslu çocuk” etiketi koymasıyla ilgili olduğunu fark edebilir. Bu farkındalık, ona büyük bir değişim fırsatı sunar.
Empati ve Anlayış: Kendimizi ve Başkalarını Daha İyi Anlama
Öztürk, "Hepimiz farklı ebeveynlerle ve çevrelerde yetiştiğimiz için, herkesin kendi penceresinden baktığı bir dünyada kimseyi tam olarak anlamamız mümkün olmayabilir," dedi. Empati kurmaya çalışmak, insanların tahammül sınırlarını genişletmelerine yardımcı olur ve daha anlayışlı bir yaklaşım benimsemelerine olanak tanır.
Sonuç olarak, empati eksikliği, kişilerin duygusal ve sosyal hayatlarında zorluklara neden olabilir. Ancak bu eksiklik, kişinin kendini geliştirebilmesi için önemli bir fırsat da sunar. Kişiler, empati kuramadıkları durumları fark ettiklerinde, geçmişlerini ve davranışlarını gözden geçirerek duygusal büyüme yolunda önemli adımlar atabilirler.