Acı olayın detayları
Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Ağar, “Üzülerek söylemek zorundayım. Kavrayabildiğim kadarıyla büyük olasılıkla mağaranın içinde bunlar yaşandı." diyerek acı olayın detaylarını aktardı.
Ağar “Anladığım kadarıyla olay şöyle gelişti" diyerek açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Şehit Üsteğmenimizin kayıp naaşı, şehit olduğundan beri aranıyordu. Naaşın o meşhur Hastane Mağarasında gizlendiği/gömüldüğüne dair bir duyum/istihbarat alındı.
“Yapısı bozulmuş ve mühürlenmişti”
Zap’ın doğusu, Avaşin bölgesindeki 852 rakımlı tepeye teröristlerce inşa edilmiş Hastane Mağarası daha önce hikayesiyle birlikte mühürlenmişti. Yani hem içeriden hem dışarıdan müdahalelerle/patlatmalarla girişleri ve mazgalları kapatılmış, böylece teröristler tarafından bir daha kullanılmasını engellenecek şekilde “yapısı bozulmuş” ve mühürlenmişti.
Doğal olarak içinde kalanlarla birlikte. Bildiğiniz gibi, teröristler bir mağaraya birkaç yıllık gıda, su, akaryakıt, ilaç, barınma, ısınma malzemesi, silah ve mühimmat stokluyor. Mehmetçik silah ve mühimmatı alıyor. Geriye kalanı yerinde imha ediyor. Şimdi siz bu imhaya hayvansal artıkları da dahil edin.
Metanın hikayesi
Metan mağarada işte böyle oluşuyor: Oksijensiz (anaerobik) ortamlarda (mühürlenmiş mağaralarda örneğin) yaşayan metanojenik bakteriler, organik maddeleri parçalayarak metan gazı üretiyor. Bu süreç temelde yeraltındaki bataklık alanlarda, mağaralarda ya da kömür yataklarında gerçekleşiyor. Özellikle çürüyen bitki ve hayvan kalıntılarının bulunduğu nemli, havasız mağaralarda metan oluşuyor. Hastane Mağarasında biriken metanın hikayesi bu.
“Metan sinsi, renksiz, kokusuz, emaresiz”
Bizim sonu acı dolu görevimizde, işte, ilk defa karşılaşacağımız bu metanik ortamda başlıyor. Şehit düşen istihbarat üsteğmenimiz başta, görevli müfreze (ağırlıklı istihkamcılar) mağarayı açarak, mağaranın derinliklerinde çalışmaya başlıyor. Ama metan sinsi, renksiz, kokusuz, emaresiz.
Metan’ın belirtileri şunlar: Baş dönmesi, sersemleşme, bilinç kaybı, nefes darlığı, boğulma ve şehadet. Üzülerek söylemek zorundayım. Kavrayabildiğim kadarıyla büyük olasılıkla mağaranın içinde bunlar yaşandı.
“Kahramanlık, fedakârlık, acı ve ölüm iç içe…”
Ve sonrası ölümcül bir kurtarma çabası. Yine ölümü göze alarak, bir bilinmezin ve karanlığın içinde, çaresizce acı içinde. Kahramanlık, fedakârlık, acı ve ölüm iç içe…
Hangi ülkenin askeri sonunu düşünmeden, içerde ne olduğuna, ölümün sinsi tehlikesine bakmadan tekrar içeri girer? İçerde silah arkadaşları fenalaşan dışarıdaki Türk askeri, nasıl şehit üsteğmenimizin naaşını geride bırakmayacak ise Hastane Mağarasında fenalaşan, havasız kalan silah arkadaşlarını orada, yalnız bırakmadı ve etkilenen asker sayısında artış oldu…
Bugün bütün gün yaptığım çalışmalardan ve yapmaya çalıştığım empatiden (eksiğiyle-fazlasıyla) çıkardığım sonuçlar bunlardır. Tekrar başımız sağ, Mehmetçiklerimiz ruhları şad, mekanları cennet olsun.vAradığım cevaplardan biri de şudur: Bize ne demek istiyor Allah?"