Skolyoz (omurga eğriliği), omurganın sağa ya da sola doğru, aynı zamanda kendi ekseninde 10 dereceden fazla yer değiştirmesi olarak ifade ediliyor. Skolyoz başlangıcı genellikle çocukluk veya ergenlik dönemine denk geliyor. Eğrilik genellikle yavaşça ilerleyen bir süreç olduğu için başlangıcı kesin olarak belirlemek zor olabiliyor.

Skolyozun belirtileri ve şiddeti kişiden kişiye değişebiliyor. Bazı insanlar hafif bir eğrilikle yaşarken, diğerleri daha belirgin bir eğrilikle karşılaşabiliyor. Belirtiler arasında omuzların veya kalçaların asimetrik görünümü, sırtta veya belde belirgin bir eğrilik, omurga çevresindeki kaslarda asimetri, sırt ağrısı veya sırtta yorgunluk sayılabiliyor.

Yunusemre miniklerin sağlığına öncelik verdi Yunusemre miniklerin sağlığına öncelik verdi

Hormonal değişiklikler skolyozu tetikliyor

Skolyoz hastalığı olan hastaların çoğunluğunda, hastalığa sebep olacak bir faktör bulunamadığını dile getiren Bayındır Söğütözü Hastanesi ve Bayındır Kavaklıdere Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. İsmail Oytun, skolyoz gelişiminde rol aldığı düşünülen bazı unsurları sıraladı:

  • Bazı hormonal değişiklikler
  • Vitamin ve mineral eksiklikleri
  • Anne karnında geçirilen enfeksiyonlar
  • Annenin kronik hastalıkları
  • Alkol ve bazı ilaçların kullanımı
  • Kas ve sinir sistemi hastalıkları
  • Genetik faktörler
  • Büyüme hızı
  • Omurga kaslarının dengesizliği
  • Skolyoz belirtileri kişiden kişiye değişebiliyor

Skolyoz belirtilerinin kişiden kişiye değişebildiğini, belirtilerin genellikle eğrilik derecesine, hastanın yaşı ve omurganın etkilendiği bölgeye bağlı olarak farklılık gösterebildiğini dile getiren Uzm. Dr. İsmail Oytun, skolyozun yaygın belirtilerini hakkında şunları aktardı:

“Skolyozda omurga yana doğru eğrilebiliyor. Omurga, "S" veya "C" şeklinde görünebiliyor. Eğrilik ilerledikçe belirginleşebiliyor. Omurga eğrildikçe bir omuz diğerinden daha yüksek veya daha belirgin hale gelebiliyor. Omuzlar arasında veya bel bölgesinde simetri bozulması görülebiliyor. Skolyoz ilerledikçe, kaburgaların bir tarafı daha belirgin hale gelebiliyor. Bu, sırtta veya göğüste asimetri oluşturabiliyor.

Skolyozun bazen sırt veya bel bölgesinde ağrıya veya rahatsızlığa neden olabileceğini ifade eden Uzm. Dr. İsmail Oytun, “Skolyoz ağrısı özellikle uzun süre ayakta durma veya oturma gibi aktiviteler sonrasında artabiliyor. Skolyoz, omurganın doğal hareket aralığını kısıtlayabiliyor. Bazı durumlarda, omurganın hareket etmesi veya bükülmesi zor olabiliyor. Skolyoz ilerledikçe, omurga şeklinde belirgin değişiklikler olabiliyor. Bu değişiklikler, sırtta çıkıntılar veya eğrilikler şeklinde görülebiliyor. Yanı sıra omuz veya kalça hizası bozulabiliyor. Bir kalça veya omuz diğerinden daha yüksek veya daha alçak görünebiliyor” diye konuştu.

Skolyoz tedavisinde bu faktörler belirleyici oluyor!

Skolyoz tedavisinin, eğrilik derecesine, yaşa, büyüme potansiyeline ve belirtilere bağlı olarak değiştiğini söyleyen Uzm. Dr. İsmail Oytun,

“Hafif skolyoz vakalarında tedavi gerekmeyebiliyor, sadece düzenli takip yeterli olabiliyor. Daha ciddi vakalarda ise korse kullanımı, fizik tedavi egzersizleri veya cerrahi müdahale gibi tedavi seçenekleri değerlendiriliyor. Skolyozun tedavisi, hastanın yaşına, eğrilik derecesine, omurganın etkilendiği bölgeye, belirtilerin şiddetine ve büyüme potansiyeline bağlı olarak değişebiliyor. Hastanın bireysel durumuna ve ihtiyaçlarına göre planlanması gereken skolyoz tedavisi, hastanın yaşam kalitesini iyileştirmeyi, omurga eğriliğini kontrol altında tutmayı ve ilerlemesini önlemeyi hedefliyor. Skolyoz tedavisinde genellikle multidisipliner bir yaklaşım benimseniyor. Ortopedi uzmanı uygun tedavi seçeneklerini sunuyor ve gerektiğinde fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları ile fizyoterapistlere yönlendirme yapabiliyor” diyerek sözlerini noktaladı.

Kaynak: HABER MERKEZİ