Manisa Kültür Sitesi’nde gerçekleşen etkinlikte, yeni medya ve dijital iletişimin dönüşen yapısı kapsamlı şekilde ele alındı. Panele, Manisa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Önder Aydın, Manisa Fotoğraf Derneği Başkanı Nazmi Çaykara, Uşak Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya Bölümü öğrencileri Sümeyye Kocabıyık ve Berfin Ceren Bulut konuşmacı olarak katıldı. Akademisyenler, gazeteciler, öğrenciler ve medya temsilcilerinin yoğun ilgi gösterdiği panelde, geleneksel medyadan dijital medyaya geçiş süreci, etik sorunlar, içerik üretimi ve medya okuryazarlığı gibi birçok konu masaya yatırıldı.
"Gazetecilik Bizim İçin Kutsal Bir Meslek"
Manisa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Önder Aydın, iletişim ve medya üzerine yaptığı konuşmada mesleğe duyduğu saygıyı dile getirerek önemli değerlendirmelerde bulundu. Yaklaşık 16-17 yıldır gazetecilik mesleğini sürdürdüğünü belirten Aydın, “Gazetecilik bizim için kutsal bir meslek. Hâlâ öğreneceğimiz çok şey var ve öğrenmeye devam ediyoruz" dedi. İhlas Haber Ajansı'nın Manisa temsilciliğini yürüten Aydın, bir dönem yerel gazetelerde de görev yaptığını ifade etti. Geçtiğimiz 6-7 ay önce gerçekleştirilen Manisa Gazeteciler Cemiyeti kongresinde meslektaşlarının desteğiyle başkanlığa seçildiğini belirten Aydın, cemiyetin misyonu hakkında da bilgi verdi. Manisa Gazeteciler Cemiyeti’nin köklü bir geçmişe sahip olduğunu vurgulayan Aydın, “Cemiyetler, bulundukları şehirlerde gazetecilerin sosyal şartlarının iyileştirilmesi ve mesleğin etik değerler çerçevesinde yürütülmesi için çalışır. Biz de Manisa’da bu doğrultuda elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. Toplantıda gazetecilik mesleğinin temelini oluşturan iletişimin tarihsel gelişimine de değinen Aydın, iletişimin insanlık tarihiyle başladığını, yazılı iletişimin ise toplulukların kalıcılığını sağlayan en önemli araçlardan biri olduğunu belirtti.
”Yeni Medya İle Birlikte İzleyici Profili Değişti"
Aydın, geleneksel medya ve yeni medya farklarına da değinerek, izleyici profilinin zaman içinde nasıl değiştiğini belirtti. Aydın, “1960’lara kadar radyo ve gazete dışında bir seçenek yoktu. İnsanlar, bu kaynaklardan gelen bilgileri sorgulamadan kabul ediyordu. Yani pasif izleyiciydiler. Ancak televizyonun hayatımıza girmesiyle medya çeşitliliği arttı ve insanlar daha sorgulayıcı, yani aktif izleyici hâline geldiler. Artık insanlar sadece izleyici değil, aynı zamanda içerik üreticisi hâline geldi. Yeni medya, vatandaşların sorunlarının duyurulması ve çözüm sürecinin hızlanmasında önemli rol oynuyor. Yeni medya sayesinde habere daha hızlı ulaşabiliyoruz, ancak en büyük sorun güven. Tıklama tuzağı, başlıklarla içerik arasında alaka olmayabiliyor. Ayrıca doğrulama mekanizmaları zayıf, haber yazımında ise 5N1K kuralına yeterince dikkat edilmiyor”şeklinde konuştu. Geleneksel medyada bir haberin en az iki ya da 3 editörden geçerek yayımlandığını belirten Aydın, yeni medyada ise bu denetim mekanizmasının zayıf olduğunu söyledi. Buna karşılık, internet medyasında otosansürün daha az olduğunu, bu sayede gazetecilerin daha özgür yazabildiklerini de sözlerine ekledi. Aydın, haberlerde görsel unsurların önemine de dikkat çekerek, “Bazen uzun uzun yazdığınız bir haber yerine tek bir fotoğraf tüm olayı anlatabilir. Bu, hem geleneksel medyada hem de yeni medyada geçerliliğini koruyan bir unsurdur" açıklamasında bulundu.
"Yapay Zeka’nın Kullanılmasına Karşı Değilim"
Medyanın geleceğinden bahseden Aydın, son olarak şunları söyledi: "Geleneksel medya araçları ile yeni medya araçları birbirinden oldukça farklı. Yeni medya araçları daha çok internet odaklı çalışıyor. Bugün bir internet sitesi açıp haber yayını yapmak, maliyet açısından gazete veya televizyon kurmaya kıyasla çok daha kolay ve uygun. Bu nedenle gelecekte yeni medya araçlarının medyada daha fazla ağırlık kazanacağını düşünüyorum. Bu doğrultuda şimdiden hazırlık yapmamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü maliyetler artık gerçekten karşılanamayacak seviyelere ulaştı. Örneğin gazeteler, Türkiye’nin birçok noktasında gazeteler kapanıyor, neredeyse her gün bir gazete kapanma kararı alıyor. Bunun en büyük nedeni yüksek maliyetler ve reklam alamamak; yani gazeteler kendilerini döndüremiyor. Bu yüzden geleceğin daha çok internette ve sosyal medyada olduğunu görüyoruz. Zaten teknolojiden kaçmak gibi bir niyetimiz de yok; aksine uyum sağlamaya çalışıyoruz, elimizden geldiğince. Burada yapay zeka faktörü de devreye giriyor. Yapay zeka artık hayatımızın her alanında olduğu gibi basın sektöründe de aktif bir şekilde kullanılmaya başlandı. Artık haberler bile yapay zeka ile kolaylıkla yazılabiliyor. Fakat hâlâ insani duyguları tam olarak yansıtamıyor. Yani bir insanın duygusunu haber metnine geçiremiyor. Yapay zekayla haber hazırlanmasına karşı değilim, ancak bu süreçte dolaylı destek alınmasından yanayım. Gelecekte bu durumun daha da değişeceğini düşünüyorum. Haberlerin, televizyon programlarının ve internet haberlerinin sunumlarının büyük oranda yapay zeka tarafından hazırlanacağını öngörüyorum. Ancak şu an için yapay zekanın giremediği bir alan var: saha haberciliği, yani muhabirlik. Robotlar hayatımıza girene kadar saha haberciliğinin öneminin büyük olacağını düşünüyorum. Bu nedenle arkadaşlarımızın bu alanda kendilerini geliştirmelerini özellikle tavsiye ediyorum."
"İnsan Hikâyesi Görmekle Başlar"
Manisa Fotoğraf Derneği Başkanı Nazmi Çaykara ise yaptığı konuşmada görsel iletişimin tarihsel ve toplumsal önemine dikkat çekti. Fotoğraf sanatına kişisel ifade aracı olarak başladığını belirten Çaykara, zamanla bu sürecin toplumsal iletişime evrildiğini söyledi. Güzel Sanatlar eğitimi aldığını ve yüksek lisansını da bu alanda tamamladığını aktaran Çaykara, 10 yıldır Manisa'da yaşadığını dile getirdi. Konuşmasında görmenin iletişimin temeli olduğunu vurgulayan Çaykara, "İnsan hikâyesi görmekle başlar. Sonra konuşuruz, ardından düşünmeye başlarız. 50 bin yıl önce mağara duvarlarına hikâye çizen insanların amacı da buydu. Görsel iletişim, konuşmadan önce gelen bir ihtiyaçtı" dedi. Tarihten örneklerle fotoğrafın gücüne dikkat çeken Çaykara, Ara Güler, Naci Nimasoğlu, Zeki Bükey ve Şinasi Barutçu gibi isimlerin Türk basın ve fotoğraf tarihine katkı sağladığını vurguladı. "Bu isimler Atatürk’ün tabiriyle ‘alnında ışığı ilk hisseden’ insanlardı" diyerek saygıyla andı.
"Fotoğraf iletişimin en güçlü aracıdır"
Fotoğrafın, sözcüklerin yetersiz kaldığı noktalarda iletişimin en güçlü aracı olduğunu belirten Çaykara, dünyadan da örnekler verdi. Steve McCurry’nin Afgan kızı fotoğrafı, Eugene Smith’in Japonya’daki Minamata Gölü faciasını belgeleyen kareleri ve Aylan bebeğin Bodrum kıyılarındaki görüntüsünün hafızalara kazındığını hatırlattı. Soma faciasını da anımsatan Çaykara, "301 sayısı ve bir fotoğraf karesiyle hafızamıza kazınan bir acıyı yaşadık" dedi. Yeni medya çağında görselliğin güvenilirliği konusunda da uyarılarda bulunan Çaykara, yapay zekâ ile oluşturulan sahte görüntülerin kamuoyunu yanıltma tehlikesine dikkat çekti. “Fotoğraf artık zihnimizde oluşup makinelerle kaydedilmiyor, üretiliyor. Bu da fotoğrafın gerçekliğini sorgulatmaya başladı” ifadelerini kullandı. Sözlerini etik ilkelere vurgu yaparak tamamlayan Çaykara, "Fotoğraf, dijital çağda vazgeçemeyeceğimiz bir iletişim biçimi. Ancak bu gücün suistimal edilmemesi, gerçekliğin korunması ve etik çerçevede hareket edilmesi gerekiyor" diyerek yeni medya öğrencilerine önemli sorumluluklar düştüğünü kaydetti.
Gençlerden yeni medya perspektifi
Uşak Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya Bölümü öğrencileri Sümeyye Kocabıyık ve Berfin Ceren Bulut da panelde yaptıkları sunumlarla dikkat çekti. Genç iletişimciler, sosyal medya algoritmaları, içerik üreticiliği, kullanıcı odaklı medya stratejileri ve dijital platformların toplumsal etkisi üzerine güncel değerlendirmelerde bulundu.
Etkinlik sonunda panelistlere çiçek takdim edildi.