“6284 SAYILI KANUN ÖNLEYİCİ TEDBİRLER ALIR”
Avukat Ayşen Hanım, 6284 sayılı kanunun şiddete uğrayan kadınlar için nasıl önleyici tedbirler alabileceğinden bahsetti. Kanun gereği bir kadın şiddete maruz kalmadıysa bile eğer korunma altındaysa kişinin, uzaklaştırma kararı aldırabileceğini ve bu kararın yakınlarına, tanıklarına ve hatta çocuklarına bile uygulanabileceğini açıklayan Ayşen Hanım;
“6284 sayılı yasa kapsamında şiddete uğrayanlarla ilgili olarak hâkim tarafından verilebilecek önleyici tedbir kararları; şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması; müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi; korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması; çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması; gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması; korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi; korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi; bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi; silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi; korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması; bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması şeklindedir” şeklinde konuştu.
TEDBİR KARARI NASIL ALINIR?
Avukat Ayşen Hanım Manisa Meydan Gazetesi mikrofonlarına ‘Tedbir kararı nasıl alınır?’ sorusu hakkında açıklamalarda bulundu. Ayşen Hanım;
“Tedbir kararı; ilgilinin talebi, bakanlık veya kolluk görevlileri ya da Cumhuriyet savcısının başvurusu üzerine verilebilmektedir. Yine tedbir kararları, en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer hâkiminden, mülkî amirden ya da kolluk biriminden talep edilebilmektedir. Yasal düzenleme uyarıca, tedbir kararı ilk defasında en çok altı ay için verilebilmekte; ancak şiddet veya şiddet uygulanma tehlikesinin devam edeceğinin anlaşıldığı hâllerde; resen, korunan kişinin ya da bakanlık veya kolluk görevlilerinin talebi üzerine tedbirlerin süresinin veya şeklinin değiştirilmesine, bu tedbirlerin kaldırılmasına veya aynen devam etmesine karar verilebilmektedir. Yasal düzenlemede koruyucu tedbir kararı verilebilmesi için, şiddetin uygulandığı hususunda delil veya belge aranmayacağı ve önleyici tedbir kararının, geciktirilmeksizin verileceği; bu kararın verilmesinin, kanunun amacını gerçekleştirmeyi tehlikeye sokabilecek şekilde geciktirilemeyeceği belirtilmektedir. Yine tedbir kararı, korunan kişiye ve şiddet uygulayana tefhim veya tebliğ edilmek zorundadır. Tedbir talebinin reddine ilişkin karar ise, sadece korunan kişiye tebliğ edilmektedir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde ilgili kolluk birimi tarafından verilen tedbir kararı, şiddet uygulayana bir tutanakla derhâl tebliğ edilecek ise de ne yazık ki birçok halde koruma kararları, şiddet uygulayana derhal tebliğ edilmediği gibi şiddet uygulayan ve şiddete maruz kalan kişilerin doğrudan kolluğa çağrılması ve kollukta imza atmalarının istenmesi suretiyle tebliğ edilmektedir. Benzer şekilde ülkemizde şiddete maruz kalan mağdurdan, her hafta kolluğa giderek karşı tarafça rahatsız edilmediği, şiddete maruz kalmadığı, koruma tedbirlerine aykırılık olmadığı yönünde imza vermesi dahi istenmektedir ki; bu husus, yasanın amacına tezat teşkil eden hukuksuz bir uygulamadır. Zira burada lehine koruma kararı verilen kişi, kolluğa imza vermekle yükümlü olan ve adli kontrole tabi bir kişi değil, aksine can ve mal güvenliği bulunmayan ve bu sebeple korunması gereken kimsedir. Kolluğun iş yükünü ve yoğunluğunu bahane edip mağdurları sürekli olarak kolluğa çağırması, mağdurların kolluğa gitmeleri konusunda ısrarcı olması ve gerek tebliğ tebellüğ belgesine imza atmaları için gerekse rahatsız edilmediklerine, koruma tedbirlerine aykırılık ve ihlal olmadığına dair kolluğa giderek beyanda bulunmaları için zorlaması doğru değildir. Bu halde kolluk bakımından görevin kötüye kullanımı ile mağdurların güvenliklerinin tehlikelere atılması söz konusudur. Bu sebeple yasal düzenlemelerle uygulamanın birbirinden ayrılıp kanunun konuluş amacından sapıldığı ve teorik ile pratiğin birbirine tezat düştüğü, mağdurların bu süreçte çok daha fazla mağdur edildiği görülmektedir”
“İHTAR YAPILMASI ZORUNLU”
6284 sayılı kanunda verilen hükmü yerine getirmeyen ve uzaklaştırma kararına uymayan kişilere hapis ihtarı yapılması gerektiğini açıklayan Ayşen Hanım, uzaklaştırma kararına uymayan ve ihtar edilmeyen şahıslar yüzünden birçok mağdurun bu süreçte ekstra darbe aldığını ve daha fazla mağdur olduğunu vurguladı. Ayşen Hanım;
“Tedbir kararının tefhim ve tebliğ işlemlerinde, tedbir kararına aykırılık hâlinde şiddet uygulayan hakkında zorlama hapsinin uygulanacağı ihtarının yapılması zorunludur. Uygulamada koruma tedbirleri, mahkemece tebliğ edilmeyip kolluk birimleri tebliğle görevlendirilmekte ve kolluğun birçok halde koruma tedbirlerini tebliğde gecikmeye düştüğü, hatta kolluk tarafından yalnızca koruma kararlarının tebliğ edilmemesi sebebiyle dahi mahkemece koruma kararının ihlalinden ötürü zorlama hapis cezasına karar verilmediği ve koruma kararının tebliğ edilmemesi sebebiyle ceza verilmesine yer olmadığına kararlarının verildiği, mağdurun yargısal süreçte bir kez daha mağdur edildiği görülmektedir. Hatta birçok halde dahi koruma kararları tebliğ edilse bile, mahkemece hukuksuz gerekçelerle ceza verilmesine yer olmadığına karar verildiği gözlemlenmektedir.”
Tedbir kararının tefhim ve tebliğ işlemlerinde somut dosyalardan örnekler vererek konuyu açıklayan Avukat Ayşe Güzel,
“Somut bir dosyada, soruşturma dosyasının şüphelisi hakkında adli kontrol tedbiri ve aile mahkemesince verilen koruma kararı varken, kolluğun koruma kararının tebliğini yirmi gün geciktirmesi sebebiyle ısrarlı takip şüphelisine, ihlal fiiline rağmen zorlama hapis cezası verilmediği görülmüştür. Yine aynı olayda şüphelinin av tüfeğini teslim etmesine karar verilmiş ve şahıs, tüfeğini kaybettiğini söylemiş ve teslim etmemiştir. Bunun üzerine şahsa zorlama hapis cezası verilmiş ve zorlama hapsini içeren ceza kararını gören şüpheli tarafça tüfek teslim edilmiş ve aile mahkemesince zorlama hapis cezası kaldırılmıştır. Oysa cezanın kaldırılmaması gereklidir. Zira burada o andan itibaren ihlal devam etmediği için yeni bir zorlama hapsinin verilmemesi gerekmekte, ancak ilk ihlal sebebiyle cezanın infaz edilmesi gerekmektedir. Fakat mahkemelerce farklı ve hukuka aykırı uygulamalar sürdürülmektedir.
Başka bir somut olayda, ısrarlı takip dosyasında şüpheli ve halen sanık olan kişi hakkında, aile mahkemesince verilen koruma kararlarının ihlallerinde birden çok kez ceza verilmesine yer olmadığı kararları verilmiş, şahıs tüfeğinin teslimi yönünde verilen silahın teslimi tedbirine uymamış ve tüfeğini çaldırdığını belirtmiş, başka bir beyanında da tüfeğini çaldırmayıp kaybettiğini söylemiş ve yine ruhsatlı tüfeğini teslim etmemiştir. Şahsın çelişkili ifadeleri sabit ve yalan söylediği açıkken, tüfeğini teslim etmemesine rağmen şahsa hiçbir ceza verilmemiştir. Bu noktada mahkemelerin uygulamalarının yetersiz olduğu ve şiddet mağdurlarının korunmadığı görülmektedir. Bu somut olayda kadın cinayetlerine adeta davetiye çıkarılmış ve cinayet olgusu, ısrarlı takip dosyasının sanığının inisiyatifine bırakılmıştır” dedi.
DEVAMI YARIN….
Muhabir: EYLEM TUNÇ