YATIRIM PLANLAMASI
Eski ayları kırpıp yıldız yaparlarmış. Eski arabaları servis aracı yapıyorlar. Sabah yedide başlayıp akşam oniki...
Eski ayları kırpıp yıldız yaparlarmış. Eski arabaları servis aracı yapıyorlar. Sabah yedide başlayıp akşam onikiye kadar yirmi metrelik yoldan tek şerid halinde yüksek motor sesi kebapçı bacası gibi egzoz dumanı, çürümüş kaportası, boya tutuyor her yanını, uçan tabutlar resmi geçitteler her sabah. Konvoy değil bedava kömür taşıyan tren katarı mübarekler. Yirmi metrelik yolda tek sıra halinde seyr-ü seferde. Gürültü kirliliğinden vazgeçtik hava kirliliği karbon salınımı soba borusu kalınlığında egzoz borularından çıkan kara dumanlar kaplarken her yanı...
Öğrenciler, esnaf, işçi, memur, kağıt toplayan çöp karıştırıcılar, yemek arayan hemşerilerimiz köpekler ile cami avluları geniş kaldırım ve meydanlarda beslenen kediler. Henüz mahmurlukları patlamamış asık surat sakal selamsız bandoları yollarda. Kimi arabalar ile dur kalkta, kimi yaya bir kaldırıma bir yola omuz atmacalar ile yolda, kimi motor car car sesler ile araç aralarında, kimi elinden tutmuş büyüğünün sırtta çanta, kiminin kulağında uzun kordonlu ses cihazları, kiminde tık tık tık el telefonu, bir akındır gidiyor insanlar duman dumana gar gar gar sesleri arasında çalışmaya.
Her yer en küçük delik bile araba dolu yolun iki yanı, kaldırımların bazıları yürümek ne mümkün bu bir alınyazı! İlk hevesle başlıyor yöneticiler uygulamaya kuralları, sonra adam sendecilik sarıyor her yanı, devam edene de üst düzey politikacı karışıyor sıkma insanları.
Robot dahi arada bir sıkılmak ister vidaları. Bu insanlar robottan da önde uzaylı. Sabah bismillah sokağa ilk adım atıldığında; gergin ifadeli asık suratlar, aşağı kıvrılmış dudaklar, sakal zaten var traşın vakti uykuya, dünyaya geldiğine pişmanlıklar, pişmanlıklar.
Asgari ücret, geçim endeksi, standart hayatlarda hayat endişesi.
Bir kilo asma yaprağı için sönen hayatlar, para etmeyen ekilip biçilen tarlalar, ak köpeğin pamuk pazarına zararı var lafı kaldı yadigar, pamuk yok ak köpek hala manidar, üzüme bağlanan umutlar, dün yağmur yağdı çıktı kapkara bulutlar, zaten kışın soğuk vurduydu kayboldu kazançlar, kalana bağlandı bakım isteyen ev halkı çocuklar, acın halinden anlamaz tok karınlar.
Bindik bir alamete gidemiyoruz trafik sıkışık, her yanımız karma karışık bir şekilde söz de selamete.
10 metrelik yol bir yanı park etmiş arabalar diğer yanında market önlerinde servis yapan araçlar, yumurta tavuk getiren deterjan kağıt indiren arka kapakları ardına kadar açık umursamaz tavırlı taşıyıcılar, elde koli arabaları. Dur. Yol açılınca yürü ama 10 metre ötede kırmızı ışık. Dur. Yeşil yandı ama yaya kırmızıda geçiyor. Dur. Toplu ulaşım diyoruz minare merdivenli araç perona sığmamış yolcu indiriyor. Dur. O önde giderken yolda arabanın camına dayanmış şoförle muhabbet ediyor. Dur. Kornalar avazeyi naralar pis bakışlar. Dur. Kavga bitene kadar bekle. Yürü artık be Allahın kulu. Yükleme peronları kalktı her yer yükleme peronu oldu. Motorlar arabalardan fazla yer buldular, sandalye tabure sehpa tavla masaları yoldalar. Kaldırım işgali had safhada ama boş kapalı otoparklar. Girmek isteyene de müsaade etmiyorlar otopark giriş cebine parketmiş araçlar, otoparktan çıkış rampalarına kadar da olur mu be insafsızlar.
Kapalı otoparklar yapıldı, yapılıyor, yapılacak. Ne değişiyor? Toplu ulaşıma çare aranıyor. Ne değişecek? OSB büyümeye devam ediyor, imar planı için kıllar kıpırdamıyor, kiralar ev fiyatları almış başını gidiyor. Herkes; emekli olsam da köy de yaşasam diyor.
Bence köylere yatırım yapalım oraları da şehre benzemeden tedbir alalım.
Bunlar da ilginizi çekebilir