Manisa'da makul şüphe yasası gerekçe gösterilerek yapılan operasyonlarda hayırsever bayan öğretmenlerin kelepçelenmesi emrinin üst makamlardan geldiği ileri sürüldü.
Sağlık kontrolünden sonra polis aracına götürülmek üzere dışarı çıkarılan hayırseverlerin, araçlara binmek üzereyken bir talimatla tekrar içeri alındığı, kelepçeler getirilene kadar hastanede bekletildikleri iddia edildi. Mağdurlardan biri, "İlk dışarıya çıkarıldığımızda basın mensupları yoktu, kelepçelendikten sonra gazetecilerin geldiğini gördük" dedi.
Manisa'da makul şüphe yasası gerekçe gösterilerek yapılan operasyonlarda gözaltına kelepçelenerek hayırseverlere yönelik operasyonların sembolü haline gelen bayan öğretmenler, yaşadıklarını anlattı. Öğrencilere burs verdiği, Bank Asya'ya para yatırdığı gibi gerekçelerle kelepçelenerek gözaltına alınarak tutuklanan hayırseverler, "O kelepçe bizim şerefimizdir" dedi.
KELEPÇE EMRİ YUKARIDAN
Muhafazakar kesime yönelik baskılarla tarihe geçen 28 Şubat'ta dahi yaşanmayan görüntüler yaklaşık 20 yıl sonra Manisa'da yaşandı. Kaçma şüphesi bulunmayan, polise direnmeyen kadınlara kelepçe takıldı. Bu görüntüler yaşanan sürecin sembolü oldu. Hayırseverlerin kelepçelenmesi emrinin üst makamlardan gelen talimatla yerine getirildiği ileri sürüldü. Özgür Düşünce gazetesinin haberine göre, gözaltına alındıktan sonra hastaneye getirilen şüpheliler sağlık kontrolün ardından polis araçlarına binmek için dışarı çıkarıldı. Şüpheliler araçlara binmek üzereyken bir amirin talimatıyla polisler tarafından tekrar hastaneye yönlendirildi. Burada polislere şüphelilerin kelepçelenmesi talimatı verildi. Polislerin üzerinde kelepçe olmamasından dolayı, emniyet müdürlüğünden kelepçeler gelinceye kadar şüpheliler hastanede bekletildi. Gözaltına alınanlardan biri, “İlk dışarıya çıkarıldığımızda basın mensupları yoktu, kelepçelendikten sonra gazetecilerin geldiğini gördük” ifadeleri dikkat çekti.
İTİRAFÇI OL KURTUL!
Gözaltına alınıp kelepçelenen kadınlardan Hamdiye Kaplan, “Tek tek birileri nezarethaneye getiriliyordu. Birbirimizi tanımadığımız için hiç konuşmadık. Mahkemeye çıkınca aynı soruşturmadan gözaltına alındığımızı anladık. Örgüt kurmak, yönetmek ve üye olmakla suçlandık. Sorguda bana isimler okundu, bunları tanıyor musun diye, okunan isimlerden tanıdığım tek kendi ismim oldu. Bankaya neden para yatırdığım soruldu” dedi.
ÇOCUKLARIMI DÜŞÜNDÜM
Polis sorgusunda polisin itirafçı olması yönünde telkinde bulunduğunu belirten Kaplan şöyle devam etti: “Sorguda polis itiraf et kurtul dedi, neyi itiraf edeyim diyerek kalakaldım. Bankaya neden para yatırdığımı sordular. Sonra olay yerine gidiyoruz dediler. Bankaya gidiyoruz sandım ama parmak izi almak ve fotoğraf çekmek için emniyet müdürlüğüne götürdüler. Orada parmak izim alınırken numaralı fonda fotoğrafımı çekilirken çok kötü oldum, ağlamamak için kendimi zor tuttum.” Tutuklandığını ilk duyduğu an nasılsa suçsuz olduğu için birkaç gün içinde her şeyin ortaya çıkacağını düşündüğünü belirten Kaplan, “Tutukluluk kararını duyunca, çocuklarım aklıma geldi gözlerim doldu” ifadelerini kullandı.
MEZARDAN FARKI YOKTU
Cezaevine girince kendisini mezar konulmuş gibi hissettiğini belirten Kaplan, “Cezaevinde o kadar arandık ki, elle aranmak çok onur kırıcıydı. Aramızda ağlayanlar oldu. Kapı gıcırtıları, kilit sesleri eşliğinde koridorlardan geçerek kalacağımız koğuşa geldik. Geç saatte geldiğimiz için içeridekiler uyuyordu. Koğuşa girdik, yeterli sayıda ranza yoktu, bizler için yere yatak serildi. O kadar sorgu sualden sonra kapılar kapanıyor, izinsiz adım attırılmıyorsunuz, ölüm gibiydi. Bir geri dönüş yok, ailenizi özleseniz göremiyorsunuz” dedi.
TUTUKLULAR ‘BÖYLE SUÇ MU OLUR' DEYİP GÜLÜŞTÜ
İlk gün çok korktuğunu ortama ve diğer tutuklulara karşı ürkek olduğunu belirten Kaplan şunları söyledi: “Sabah olunca diğer tutuklular bizi gözleriyle süzüp hadi biz suç işledik, siz neden buradasınız suçunuz ne, gördüğümüz kadarıyla namaz, kuran, tesbihten başka bir şey yapmıyorsunuz dediler. Bankaya para yatırdık o yüzden tutuklandık deyince gülüştüler. Böyle suç mu olur dediler.” Manisa'daki cezaevinde zor şartlar altında kaldıklarını belirten Kaplan, “Orada ısındığımı hiç hatırlamıyorum. Yerde taş üstünde yattık.
AYRILIRKEN MAHKUMLAR DA GÖREVLİLER DE AĞLADI
16 kişilik koğuşta 26 kişi kalıyorduk. On kişi betona atılan sünger üzerinde yattık. Boşalan deterjan kutularına sıcak su koyup yatağımızı onlarla ısıtmaya çalıştık” şeklinde konuştu. Diğer tutukluların kendilerine misafir gibi davrandığına dikkat çeken Kaplan şöyle devam etti: “Mahkûmlardan çok korkuyorduk ama sağ olsunlar bizlere hiç kötü davranmadılar, ismimizle dahi hitap etmediler. Şakran'daki cezaevine sevkimizin çıkınca ağladılar. Koğuş sorumlumuz, hissiz görünen kadının bile gözleri doldu biz ayrılırken. Hepsi ‘Sizden hiç rahatsız olmadık hepiniz melek gibi insanlarsınız' dedi.”
Editör: TE Bilisim