Sakallı bir zabıta, elinde bıçak. Bakışları öfkeli. Kalabalığın arasında çelimsiz bir şahısla diyaloğa giriyor. Üzerine atlıyor. Kısa süren bir arbede. Neyse ki bizde sağduyulu vatandaş çok.
Daha sonra o zabıtanın elinde bıçakla fotoğrafları çıkıyor ortaya. Meğer bıçak taşıyormuş. Olay anında bıçak elinde miydi, belinde miydi görüntülerden anlaşılmıyor.
Ancak anlaşılan bir şey var. Siyasi kutuplaşma ve ayrışma yaygınlaşıyor. Demokrasi, hoşgörü ve sevgi toplumu olmaktan uzaklaşıyoruz.
***
Bu olay 15 Temmuz Şehitler Meydanı’ndaki boş arsada yaşanıyor. İYİ Parti arsayı seçim dönemi için kiralamış ve seçim irtibat noktası yapmak istiyor. Şehzadeler Belediyesi de oraya kurulan çadırı yıkmak niyetinde. Mesele bu.
Peki sonuç? “AK Partili Şehzadeler Belediyesi, İYİ Parti’ye saldırdı. Üstelik zabıta vatandaşın üzerine bıçakla yürüdü.” Olay öyle miydi, değil miydi tartışmasına girmeyeceğim ama algı bu şekilde oluştu.
Görüntülerden izlediğim kadarıyla zabıta müdürünün tavırları da fazlasıyla gergindi. Şiddete yönelmedi diyemeyiz. Yani sakallı memurla, müdürünün hareketleri birbiriyle uyumlu.
Halbuki Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik, sakin tabiatlı bir siyasetçi. Böyle bir başkandan “Saldırın, o standı yıkıp yerle bir edin” şeklinde talimat çıkması muhtemel değil. Zaten olayın ardından yaptığı açıklamada yanlış anlaşılmadan söz ediyor. Taraflar şikayetlerini geri çekiyor ve mesele tatlıya bağlanıyor.
***
Olayı buraya taşıyan şartlar neler olabilir? Gecekonduya bile yıkımdan önce defalarca tebligat yapan, ricada bulunan zabıtalara ne oldu böyle? Acaba konu siyaset olunca, zabıtanın davranış biçimini siyasi tercihi mi belirliyor?
Olasılıklar çoğaltılabilir. Ama bunlardan hiçbiri hukuk devleti ile örtüşmüyor.
Umulur ki seçim propaganda döneminde bir daha bu türden bir olay yaşanmaz. Çünkü siyasi zemin artık bunları kaldıracak türden değil.
Unutmayalım; Suriye’yi muhalif ve Esad yanlılarının iç mücadelesi parçalara böldü. Sonrası malum. Küresel güçler ülkeye yerleşti.
Sonuç;300 binden fazla Suriyeli öldü, 5 milyon kişi evinden, yurdundan oldu. Daha düne kadar çiftçi, işçi, memur olan insanlar; tüm dünyada istenmeyen, dilencilik yapmak zorunda kalan, hor görülen zavallılar haline geldiler.
Oysa bir kısmı Esad’ın gitmesini, diğer kısım da devam etmesini istiyordu. Mesele bu kadar basitti. Eminim şimdi hepsinin tek isteği eski günlere dönmektir.
***
Bütün bunları neden mi anlattım?
Sağduyulu olalım, sükûnetimizi koruyalım. Seçim öncesi de sonrası da bizi provoke etmek isteyecekler. Su uyur, düşman uyumaz. Bunlar olacak.
Burada bize düşen, her ne olursa olsun; ayrışma ve kutuplaşmadan uzak bir duruş sergilemek. Olaylar karşısında sükûneti muhafaza etmek. Bunu daha önce defalarca başardık.
Şimdi yeni bir sınavın daha bizi beklemediğini nereden bilebiliriz?
Farkında mısınız? Cumhurbaşkanı adaylarımız ayrışmadan uzak bir dil ve üslup kullanıyor. Zaten gergin olan toplumu daha da germiyorlar. Bu bir tesadüf mü sizce?
Gerilimli olayın merkezindeki İYİ Parti Milletvekili Adayı Hasan Eryılmaz ile Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik’in, daha olayların yaşandığı akşam uzlaşması, ne kadar güzel bir yaklaşım. Öyle değil mi? Her iki ismi de kutluyorum.
Siyasi olgunluk, erdem ve hoşgörüyü bir zabıta müdürü ile sakallı bir memurun insiyatifine bırakmak olmazdı zaten.
Editör: TE Bilisim