Muğla Su İnisiyatifi, yönetmeliklere aykırı biçimde Devlet Su İşleri’nin Yeniköy ve Yatağan termik santrallerine yaptığı su tahsisine karsı hukuki mücadele başlattı.Gündem Fethiye (MUĞLA İGFA)
Yapılan açıklamada halkın ihtiyacı olan suyun iki katından fazlasının hakkında kapatma kararı olan termik santrallere soğutma suyu olarak verilmesinin, anayasal hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmadığı söylendi.

Muğla Su İnisiyatifi, Su Tahsisi Yönetmeliği’ne aykırı olarak, termik santrallere su tahsis eden Devlet Su İlerine dava açmak için Muğla İdare Mahkemesi önünde bir araya geldi. Yurttaşlar, dava dilekçelerini teslim ettikten sonra Mahkeme önünde basın açıklaması yapıldı.

Açıklamayı Muğla Su İnisiyatifi adına Sedat Yağcıoğlu okudu.

“MUĞLALILAR SU SIKINTISI ÇEKERKEN SU TERMİK SANTRALLERE SOĞUTMA SUYU OLARAK VERİLİYOR, BU İŞTE ÇOK BÜYÜK BİR ADALETSİZLİK VAR”

Yağcıoğlu, Muğla’nın farklı bölgelerinden 465 yurttaşın 9 Kasım 2023 tarihinde Devlet Su İşleri’ne (DSİ) verdiği dilekçeleri hatırlattı.

72 sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti, 8 Kasım 2023 tarihinde DSİ 21. Bölge Müdürlüğü önünde “Su hakkımızı talep ediyoruz” başlıklı bir basın açıklaması yapmıştı. Ertesi gün ise DSİ’nin termik santrallerle yaptığı su tahsisi protokollerinin iptal edilmesi talepli 465 dilekçe kuruma verilmişti.

Yağcıoğlu dilekçelerde belirtilen talepleri şu sözlerle hatırlattı:

“Muğlalılar su sıkıntısı çekerken insanların, doğanın yaşam hakkı olan su termik santrallere soğutma suyu olarak veriliyor. Bu işte çok büyük bir yanlışlık, adaletsizlik ve vicdansızlık var. DSİ’ye verdiğimiz dilekçelerde bunları dile getirdik ve termik santralleri işleten şirketlerle yapılan su tahsisi protokollerini iptal etmesini istedik.”

Yağcıoğlu, dilekçelerinin hiçbirine yanıt verilmemesi üzerine, yurttaşların yasal haklarını kullanarak talepleri doğrultusunda DSİ’ye dava açtıklarını ve termik santrallere su tahsislerinin iptalini istediklerini dile getirdi.

“İKİ TERMİK SANTRAL, HER YIL TOPLAM 33,5 MİLYON METREKÜP İÇİLEBİLİR KALİTEDE SU KULLANMAKTADIR”

Su tahsisi konusundaki hukuksuzlukların hatırlatılması adına ise şunları söyledi:

“2014 yılında termik santraller özelleştirilmeden hemen önce, Geyik Barajı’nda toplanan yıllık 14,5 milyon metreküp suyun 9,5 milyon metreküpünün Yeniköy Termik Enerji Santrali’ne soğutma suyu olarak verilmesine karar veriliyor.

2016 yılında yapılan diğer bir protokolle de Dipsiz kaynağından 650 litre/saniyen debisinde su Yatağan Termik Enerji A.Ş.’ye tahsis ediliyor. Bu sözleşmelerin imzalanmasının hemen sonrasında termik santraller özelleştirilerek yapılan bu protokollerde belirtilen miktarlarda suyun kullanım hakkı da termik santrallerin işletmesini alan şirketlere geçirilmişti.”

Yağcıoğlu, bu iki termik santralin yılda toplam 33,5 milyon metreküp içilebilir suyu soğutma suyu olarak kullandığına vurgu yaptı. Bu miktarın büyüklüğüne ilişkin ise şu açıklamayı yaptı: “Yani Bodrum Yarımadası’nda halk susuzluk çekerken, halkın ihtiyacı olan su miktarının iki katından fazlası bu iki santral tarafından tüketilmektedir.”

“HALKIN İHTİYAÇLARININ KARŞILANMASI ÖNCELİKLİ OLMASI GEREKİRKEN, SUYUN BU İŞLETMELERE TAHSİS EDİLMESİ YÖNETMELİĞE AYKIRIDIR”

Su tahsisi yönetmeliğine dikkat çeken Yağcıoğlu, “Halkın ihtiyaçlarının karşılanması öncelikli olması gerekirken, suyun bu işletmelere tahsis edilmesi yönetmeliğe aykırıdır. Üstelik adı geçen termik santraller hakkında 1996 yılında Aydın İdare Mahkemesi tarafından kapatma kararı verilmiştir” dedi.

Muğla’daki termik santrallerin kapatılmasına ilişkin mahkeme kararlarını da hatırlatan Yağcıoğlu şu ifadeleri kullandı:

“Kapatma kararı daha sonra Danıştay’da onaylanmış, ancak kararın uygulanmaması üzerine davacıların konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıması sonucunda, Türkiye mahkemelerinin verdiği kapatma kararının uygulanması gerektiği, 2005 yılında AİHM tarafından da onaylanmıştır.”

“YAŞAM HAKKI OLAN SUYU SAVUNURKEN HER TÜRLÜ HUKUKSUZLUĞA KARŞI DURUYORUZ”

Yağcıoğlu, termik santrallerin 28 yıldır yasadışı faaliyet sürdürdüğünü belirterek, “Üstelik kamu kaynaklarının bu şirketlere aktarılmasının, anayasal hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmadığı ortadadır” dedi.

“Ne yazık ki hukukun, anayasanın, yargı kararlarının yok sayılmasının adeta normalleştirilmeye çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz” diyen Yağcıoğlu açıklamayı şu şeklide sonlandırdı:

“Seçmenlerin iradesi yok sayılarak belediyelere kayyımların atandığı, seçme ve seçilme hakkının yok sayılarak seçilmiş politikacıların, belediye yöneticilerinin hapislerde rehin tutulduğu, Anayasa Mahkemesi, İdare Mahkemesi, Danıştay kararlarının, uluslararası sözleşmeler gereği uymak zorunda olduğumuz AIHM kararlarının uygulanmadığı bir ülke haline geldik. Muğlalıların adalet talebi, tüm bu hukuksuzluklardan ayrı değildir. Yaşam hakkı olan suyu savunurken her türlü hukuksuzluğa karşı duruyoruz. Yaşamlarımız, yaşam alanlarımız özgürleşinceye kadar, her türlü meşru ve hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz.”

ARZU ALPER: “BU HIZLA MUĞLA’DA HER GÜN YENİ BİR DAVA AÇMAK ZORUNDA KALACAĞIZ”

Avukat Arzu Alper de bir acıkama yaparak Muğla’da yaşam hakkının korunması için açılan davaların sıklığına vurgu yaptı ve şöyle konuştu: “Sanıyorum bu hızla da her gün yeni bir dava açmak zorunda kalacağız. Çünkü kıyamet projeleri, çılgın projeler maalesef Muğlada yersiz ve millisiz olarak uygulanıyor.”

Suyun yaşam hakkı olduğunu vurgulayan Alper, “Denizlerimiz, suyumuz, derelerimiz kamu yararına uygun olarak kullanılmak zorundadır. Termik santrallere kamuya ait olan dereler kullandırılamaz” dedi.

“TÜM MUĞLA SUYUNA TOPRAĞINA YAŞAMA HAKKINA SAHİP ÇIKIYOR”

Davada 18 kişinin davacı olduğunu belirten Alper, müdahil sayısının da artacağına dikkat çekerek sözlerini şöyle tamamladı:

Manisalı kadınlara Salihli gezisi Manisalı kadınlara Salihli gezisi

“Tüm Muğla suyuna toprağına yaşama hakkına sahip çıkıyor. Fazla uzatmaya gerek yok diyoruz. Durmak yok, direnmeye devam ediyoruz.”

Kaynak: igf