TBBM eski Başkanı Bülent Arınç, Manisa'da Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında tutuklama talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edilen 23 kişiden 3’ünün tutuklanmasına tepki gösterdi. Arınç,Unutmayın ki bugün bu eylemleri yapanlar ve bir taraftan böyle bir suç örgütünü ortaya koymaya çalışanlar unutmayın şimdi kumpaslar da balyozlar da bilmem ne davaları da kumpas iddiasıyla geri döndü ve dün müebbet hapis cezası alanlar bugün hepsi beraat ettiler. Bu kararları veren hakim ve savcılar şimdi cezaevinde. Burada da bir yanlış yapılıyorsa unutmayın bugün, yarın veya öbürsü gün bu yanlışlıklar ortaya çıkar" dedi.
Manisa’da katıldığı bir yerel televizyon kanalında konuşan Arınç, “Geçtiğimiz mayısta bir televizyon kanalında bu konuyla ilgili kaygılarımı ifade ettil. Bugün internetten bunlar bulunabilir. O zaman olan şuydu. 7 Haziran seçimlerinden önce paralel yapılanma ile ilgili olduğu söylenen Manisa’da bazı kişilerin ve kurumların iş yerlerine güpegündüz onlarca polislerle birlikte baskınlar yapılıyor ve suç unsuru, delil aranıyor. Bu bana çok tuhaf geldi. Ben yıllardır bu işlerin içerisindeyim, 25 yıllık avukatlık yapmışım. Meclis Başkanlığında, Başbakan Yardımcılığında hukukla ilgili pek çok konuda söz sahibi olmuşum. Ama hem kişiler açısından hem de aramanın yapılması ve bunu icra tarzı çok dikkatimi çekti ve bunu yanlış buldum. Çünkü ismi geçen insanlar Manisa’da maruf insanlardır. Ben bunları daha önce temsil ettikleri kurumlar itibariyle tanıyorum. Bazılarıyla siyasette de arkadaşlık yaptık. İl yönetimlerinde, ilçe yönetimlerinde, belediye meclislerinde bizimle birlikte çalıştılar. Dindar insanlar, inançlı insanlar, hayırsever insanlar. Bunların birer terör suçlusu gibi hiç haber vermeden onlarca polis marifetiyle ve herkesin gözü önünde iş yerlerinin basılıp aranmasının hukuka aykırı olduğunu söyledim ve bu insanlar adeta hükümete düşman edilmek isteniyor. Çünkü bir insan vicdan taşıyorsa bu yapılan yanlışlığı her zaman ret edecektir. Bunu eleştirecektir. Yapılmasın, bunda hiçbir fayda yok, eğer mutlaka bir arama yapılacaksa, bir sorgu yapılacaksa bu kişiler kaçacak insanlar değildir benim bildiğim kadarıyla. Davet edilir. Emniyette veya yargıda ifadeleri alınır veya haberli olarak gelinir oradaki iş yerinde ne varsa veya bilgisayarlar üzerinde veya karar defterleri üzerinde. Ama hiçbir delil veya iddia olmadan, hiçbir suç unsuru isnat edilmeden bu şekilde sadece bu insanları kamuoyunda kişilik haklarını zedelemek ve çok zor duruma düşürmek için yapılan bir eylem olduğunu düşündüm." diye konuştu.
Manisa Emniyet Müdürü'nü geçmişte yaptığı işlemlerden dolayı eleştirdiğini hatırlatan Bülent Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yapılanlardan dolayı emniyet müdürünü de eleştirdim, bununla ilgili söyleyeceklerimi ifade ettim. Gerçekten o gün için hiçbir şey bulunamadı, ellerini kollarını salya sallaya çıktılar. Fakat daha sonra bunun bir soruşturma konusu olduğu ifade edildi. Ben de hayretle düşünüyorum, bu insanlar ne suç işlemiş olabilir diye. Eğer bugün paralel devlet yapılanması diye veya paralelci olmakla suçlanan bir eylemin içerisindeler ise peki ne yapmışlar. Yani bağış toplamışlar veya aidat toplamışlar da çünkü iddia öyle. Sadece burs vermişlerse veya sadece yurt içinde veya yurt dışındaki bir takım kuruluşlara bu bağışlardan göndermişlerse bu dünyanın hiçbir yerinde suç olarak kabul edilmez. Önemli olan bugün Türk Ceza Kanunu açısında veya özel kanunlarda suç kabul edilen eylemleri fikir ve eylem birliği içerisinde işlemiş olup olmadıklarıdır. Yani ben tabi kanaatimi ifade ediyorum. Bu insanlar suç işleyemez, bu iddialar ve isnatlar boşadır. Zannediyorum bu soruşturma artık akamete uğrayacaktır diye kendi kendime düşündüm.”
MANİSA’NIN TEMİZ İNSANLARININ ZAN ALTINDA BIRAKILMASINI BENİM VİCDANIM KABUL ETMEDİ
Temiz insanların zan altında bırakılmasını vicdanının kabul etmediğine vurgu yapan Arınç, şöyle devam etti: “Birkaç gün öncesinden 26 veya 27 kişiydi zannediyorum, Üç tanesi avukat bildiğim kadarıyla, birkaç tanesi doktor, birkaç tanesi ev kadını, birkaç tanesi banka çalışanı. Yani dernekler kanununa aykırı bir eylem yapmışlarsa, yardım toplama kanununa aykırı bir eylem yapmışlarsa bunların suçu suç bile değil artık. Adli para cezasıyla ortadan kalkan şeyler. Ama terör örgütü gibi, terör suç işlemiş gibi Manisa’nın bu temiz insanlarının zan altında bırakılmasını benim vicdanım kabul etmedi. Bunun açıkça hukuka aykırı olduğunu, yanlış olduğunu ifade ettim. Bu sözlerim üzerine de hemen Başbakanımız soruşturma açma talimatı verdi ve Emniyet Müdürü bu soruşturma bitinceye kadar işten el çektirildi. Çok doğru çok yerinde bir karar. Ama tabi emniyetin birkaç tane bayan arkadaşımızın ellerini kelepçeleyerek toplum içerisinde teşhir etmesine üzülmüş olmakla kalmadık, aynı zamanda bu soruşturmanın bir şekilde bitmiş veya bitirilmiş olması lazım. Oysa bugün öğreniyorum ki 27, 28 kişi tutuklama talebiyle gönderilmiş. Sadece üç kişi hakkında tutuklama kararı verilmiş.”
BURADA BİR YANLIŞLIK VAR
Kendisinin tamamen tutuklamanın olmaması kanaatinde olduğunu aktaran Bülent Arınç, “Ama bu arkadaşlara isnat edilen, iddia edilen suç veya delil nedir onları şu anda bilmiyorum. Fakat eminimki yine bana kalbim ve vicdanım diyor ki, burada bir yanlışlık var, bunlarda mutlaka tahliye edilecekler ve bir dava bile açılmasına lüzum görülmeden bu soruşturma bitecektir. Manisa bu vesileyle, yani kadınların ellerinde kelepçe ile teşhir edilmesiyle gerçekten gündeme geldi. Keşke böyle bir şeyle gündeme gelmesiydi güzel Manisamız. Manisa bir huzur kentidir. Manisa barış içerisinde yaşayan insanların şehridir. Bende bu arkadaşlarımı biliyorum, onların arkadaşlarını biliyorum. Onlarla birlikte eğitim hizmetlerine katkı sağladık, onlarla birlikte burs imkanları oldu. Hatta ben 1 Mayıs 2009’da bakan olduğum gün Aktif Eğitimciler Derneği’nde arkadaşlarımda çay içiyordum. Televizyondan bunu öğrendim.” diye konuştu.
HER ZAMAN BU HAKSIZLIĞA KARŞI SESİMİ YÜKSELTECEĞİM
Arınç, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Diyelim ki şimdi bir takım hainler, hükümeti devirmek için komplo peşinde koşanlar sayıları bunların mutlaka çok azdır. Onlarla bu arkadaşlarımızın irtibatı olduğunu söylemek bence çok yanlış ve haksız bir uygulama. Hem onlara geçmiş olsun, hem Manisa’ya geçmiş olsun. Ben şahsen hangi konumda bulunursam bulunayım her zaman bu haksızlığa karşı sesimi yükselteceğim. Manisa’da bu vicdanları yaralayan olaya karşı çok yüksek bir ses meydana çıktı. Baro Başkanı açıklama yaptı, sivil toplum kuruluşları açıklama yaptı, kamuoyu önderleri, kanaat önderleri açıklama yaptı ve Manisa’nın ızdırabını Ankara’ya değil, bütün Türkiye’ye duyurmuş oldular. Başbakanımızın, İçişleri Bakanımızın harekete geçmesi fevkalade sevindirici bir olay oldu. Bundan sonra artık bu tür hukuk dışı gelişmeler herhalde gerçekleşmeyecektir.
BÖYLESİNE PIRIL PIRIL İNSANLAR BİR ZAN ALTINDA KALMAMALI
Bu arada Manisa Valisinin olaydan üzüntü duyduğunu ifade eden bir açıklamasının yer aldı aktaran Arınç, “Fakat burada tabi başörtülü bayanlara yönelik kullandığı cümle o da haklı bir infiale yol açtı. Manisa valisinin kastının bu olduğunu düşünmüyorum. Bu maksatla böyle bir açıklama yaptığını düşünmüyorum. Çünkü bizler kadınların başının açık olması kapalı olmasıyla ilgili değiliz. Bir kadın haksız yere ellerinde kelepçe ile teşhir edilmemeli. Bir DHKPC’li gibi bir PKK’lı gibi veya suç işlemek için oluşturulmuş bir suç ortaklığının failiyimiş gibi hiçbir kadın teşhir edilmemeli. Ortada iki tane elleri kelepçeli kadın olduğu için söylüyorum bunları. Onların başının açık olması veya kapalı olması onların kendi tercihleridir. Bizim onlara saygı göstermemiz gerekir. Nitekim valide yaptığı açıklamayla özensiz kullandığı bu ifadeden dolayı özür diledi. Bence bu da bir erdemdir. Ama sadece kelepçe dolasıyla duyulan bu infialin sonuçta soruşturmayı da etkilemesi gerektiğini düşünüyorum. Böylesine temelsiz, dayanıksız, asılsız bir isnatla Manisa’nın pırıl pırıl insanları bir zan altında kalmamalı. Ümit ediyorum bundan sonra yargı da adaletli bir karar verecektir.” dedi.
HERKES AKLINI BAŞINA ALSIN
Manisa Başsavcısı, soruşturmayı yürüten savcıya seslenen Arınç, sözlerini şöyle tamamladı: “Lütfen ciddi deliller olmadıkça, ceza hukukunda maddi delil esastır. Zan ile veya belli varsayım ile yola çıkarak hiçbir zaman suç ihtas edemezsiniz. Bütün bunları onlar benden daha iyi bilir. Suç unsurları yorum yoluyla bulunamaz. Dolayısıyla elde tutulan bir maddi delil olmadıkça, bir emare olmadıkça ‘Ben bunlardan şüpheleniyorum, bunlar olsa olsa Fethullahçı Terör Örgütünün destekçileridir’ diyerek hiç kimse yorum yapıp bir suç delili ortaya koyamaz. Herkes aklını başına alsın. Buradan giden başka bir yerden döner. Bağdat’a gitmeye bile hacet kalmaz. Burada verilen bir yanlış karar emin olun Turgutlu’dan geri döner. Unutmayın ki bugün bu eylemleri yapanlar ve bir taraftan böyle bir suç örgütünü ortaya koymaya çalışanlar unutmayın şimdi kumpaslar da balyozlar da bilmem ne davaları da kumpas iddiasıyla geri döndü ve dün müebbet hapis cezası alanlar bugün hepsi beraat ettiler. Bu kararları veren hakim ve savcılar şimdi cezaevinde. Burada da bir yanlış yapılıyorsa unutmayın bugün, yarın veya öbürsü gün bu yanlışlıklar ortaya çıkar. Gerçeklerin her şart altında ortaya çıkma gibi kötü bir huyu vardır. Gerçek gizlenemez.”
Editör: TE Bilisim