İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yangın İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yangın
MANİSA'nın Kula ilçesi'nde, Sağlık Grup Başkanlığı'nda tıbbi sekreter olarak çalışan ve 11 yaşında yakalandığı böbrek yetmezliğinden annesi Sebahat Er'in (54) bağışladığı böbrekle hayata tutunan Yakup Serhat Er (32), ikiz erkek bebeklerinin doğumu için gün sayıyor. Kendisine hayat veren annesinin şimdi babaanne olacağını belirten Er, herkese organ bağışı çağrısında bulundu. Kula Sağlık Grup Başkanlığı'nda tıbbi sekreter olarak çalışan Yakup Serhat Er'e, 11 yaşındayken karın ağrısı şikayetiyle gittiği Uşak'taki özel bir poliklinikte 'ailevi Akdeniz ateşi' (FMF-Familial Mediterranean Fever) teşhisi konuldu. Bunun üzerine İzmir'deki başka hastanelere de götürülüp, gerekli tetkikleri yaptırılan Er'e, diş etinden alınan biopsi sonucunda bir kez daha genetik bir hastalık olan FMF teşhisi konuldu. Ardından böbreklerinden de biopsi alındı. Bu biopsi sonucunda Er'in kronik böbrek rahatsızlığı başlangıcı olduğu tespit edildi. Doktorun bu teşhisten sonra verdiği ilaçları kullanınca kendini iyi hissettiğini belirten Er, 'İyileştim' düşüncesiyle ilaçları doktorun bilgisi dışında kestiğini, kontrollere de gitmediğini anlatıp, "Ancak 18 yaşına geldiğimde sürekli uyuma, halsizlik, yorgunluk baş göstermeye başladı. Bir anda konuşamadım ve komaya girdim. Bunun üzerine gittiğimiz hastanede böbrek yetmezliği nedeniyle bunların olduğu, tedavi olarak artık diyalize bağlı yaşayacağım söylendi. İlk olarak 19 Mayıs'ta diyaliz makinesine bağlandım. Arkadaşlarım dışarıda Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutlarken, ben makineye bağlı yaşama tutunmaya çalışıyordum" dedi. O dönemde Uşak'taki diyaliz merkezindeki en genç hastanın kendisi olduğunu da belirten Er'in yaşamı doktorların bu süreçte organ naklinden bahsetmesiyle değişti. Diyaliz merkezine gidip gelmekten usanan ve "10 sene anca yaşarım" diye düşünürken, doktorların ailesiyle konuşup, organ nakli hakkında bilgi vemesiyle dünyasının aydınlandığını anlatan Er, "Hemen annem Sebahat Er'in tetkikleri yapıldı. Annem henüz 40 yaşındaydı. Çevredeki herkes anneme, 'Daha çok gençsin. Oğluna can vereceğim derken sen de masada kalma' diyordu. Ama annem söylenilenleri dinlemedi ve bana böbreğini verdi" dedi. İzmir'deki Ege Üniversitesi Hastanesi'ndeki 2000 yılında yapılan nakille annesinin verdiği böbrekle yaşama tutunan Er, sağlığına kavuştu. Ameliyattan sonra evlenen Er, 2.5 ay sonra gerçekleşecek doğumla, ikiz erkek bebek babası olmak için gün sayıyor. Ailesinin bu olaydan tüm ailesinin organlarını bağışladığını belirten Er, "Bana böbreğini veren annem şimdi babaanne olmaya hazırlanıyor. Yakınları diyalize girenler, tek böbrekle de yaşayabileceklerini bilsinler. Onları diyaliz makinesinde acılarla baş başa bırakmasınlar. Ayrıca organlarımızı bağışlayıp, toprak altında çürümesi yerine başkaları için can olmasını, hayat olmasını sağlayalım. Bunun din anlamında da sevabını kazansınlar" diye konuştu.

Editör: TE Bilisim