Tıbbi Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Atike Pınar Erdoğan ile bu güçlü yapıyı detaylarıyla konuştuk.
“Ege Bölgesi’nde ilk robotik kemoterapi ünitesini kurduk”
Doç. Dr. Atike Pınar Erdoğan, onkoloji bölümünün yıllar içerisinde bölgenin en donanımlı merkezlerinden birine dönüştüğünü vurguluyor:
“Hastanemiz özellikle robotik kemoterapi ünitesiyle 2012 yılında Ege Bölgesinde ilk robotik ilaç hazırlama ünitesini kuran hastane olarak öne çıkmıştır. Yılda 19 bini aşkın poliklinik hizmeti veriyoruz. Yatan hasta kapasitemiz ise yılda 9 binin üzerinde.
Bölgede radyasyon onkolojisi, nükleer tıp, tıbbi genetik, radyoloji gibi diğer branşlarla koordineli bir şekilde çalışan ve bir onkoloji hastasının tüm tetkik ve tedavi sürecini tek çatı altında yürütebileceği önemli bir merkez halinde hastanemiz.
Robotik kemoterapi sistemi, tedavide hem hız hem de güveni sağlayarak hastaların süreçlerini kolaylaştırıyor.”
“Manisa’dan Balıkesir’e, İzmir’den ilçelere kadar geniş bir coğrafyaya hizmet veriyoruz”
Bölgenin kanser tedavisi haritasını değerlendiren Erdoğan:
“Maalesef kanser sıklığı giderek artan bir hastalık. Tarama programlarının gelişmesi, tanı imkanlarının gelişmesi ve pek çok henüz tanımlayamadığımız kansorejen nedeniyle kanser görülme sıklığı artıyor ve pek çok hasta teşhis alıyor. Manisa dışında Balıkesir, İzmir gibi illerden de hizmet vermekteyiz.
Çünkü her klinikte onkoloji anlamında ciddi bir yoğunluk var. Hasta en kolay ve en hızlı ulaşabileceği merkezi tercih ediyor. Bu anlamda da gelen hastanın hemen geldiği gün dosyasının açılması tetkiklerinin başlatılması noktasında kliniğimiz ayrı bir yere sahip.
O nedenle hastanın geldiği günden itibaren randevusuz işlemlerinin başlatıldığı bir poliklinik hizmeti verdiğimiz için çok geniş bir alana hızlı bir hizmet sunmaktadır. “
Poliklinikte hızlı tanı ve yönlendirme, hastaların şehir dışından bile merkeze olan güvenini artırıyor.
Multidisipliner yaklaşım: “tanıdan tedaviye tüm süreç tek çatı altında”
Onkolojinin en zorlayıcı yönlerinden biri, çok sayıda branşın birlikte çalışmasını gerektirmesi. Celal Bayar Üniversitesi bu konuda da fark yaratıyor.
Doç. Dr. Erdoğan şöyle açıklıyor:
“Burada kanser tanısını alıp bize gelen hastanın evresinin belirlenmesi için nükleer tıp, tanı sürecinden ve evreleme sürecinden sonra her hastanın kanseri kendine özel olduğu için bir takım genetik ve patolojik incelemelerin yapılması gerekiyor. Bununla ilgili de yine tıbbi patoloji ve tıbbi genetik ana bilim dallarımız aktif bir şekilde çalışıyorlar.
Kısaca; Radyoloji, girişimsel radyoloji, nükleer tıp, patoloji, tıbbi genetik, radyasyon onkolojisi ve cerrahi bölümleriyle eş zamanlı, koordineli çalışıyoruz. Hastamız tanıdan evrelemeye ve tedaviye kadar tüm süreçlerini hastanemizde tamamlayabiliyor.”
Bu bütünleşik yapı, hastalara tedavi sürecinde kolaylık sunuyor.
“Tedavi sadece kemoterapi değil: akıllı ilaçlar, immünoterapi ve hedefe yönelik tedaviler”
Onkolojide teknolojinin en hızlı geliştiği alan ise tedavi seçenekleri. Doç. Dr. Erdoğan yeni nesil yöntemleri şöyle özetliyor:
“Kanser artık tek tip tedaviyle ilerleyen bir hastalık değil. Akıllı ilaçlar, immünoterapiler ve hedefe yönelik tedaviler kişiye özel planlanıyor. Her hastanın kanseri bir parmak izi gibi özel.”
Ancak yanlış algıyı da düzeltiyor:
“Akıllı ilaç tamamen yan etkisiz değildir ve her kansere uygun değildir. Genetik ve patolojik incelemelerden sonra uygun hastaya verilir.”
Kanser Tedavisinde Bilimsel Çalışmalar
Kanser tedavisinde bilimsel çalışmalarınız mevcut mu? Sorusunu ise Doç. Dr. Erdoğan şöyle açıklıyor:
“Üniversite hastanesi olarak tek yükümlülüğümüz hasta bakmak değil aynı zamanda bilimsel akademik çalışmalara, literatüre de katkıda bulunmak durumundayız. Hem öğretim üyelerimizin hem de yan dal araştırma görevlilerimizin akademik çalışmaları, bilimsel çalışmaları aktif olarak devam etmekte.”
Genç Hekim Yetiştiren Bir Akademi Merkezi
MCBÜ Onkoloji birimi aynı zamanda güçlü bir eğitim merkezi.
“8 yan dal araştırma görevlimiz, 2 doçent ve 1 doktor öğretim üyemizle hem eğitim hem klinik hizmet veriyoruz. Genç iç hastalıkları uzmanlarımız burada tıbbi onkoloji uzmanı olarak yetişiyor.”
Bu kadro yapısı, bölgeye uzun yıllar sürdürülebilir bir onkoloji kapasitesi kazandırıyor.
Faz-3 Klinik Araştırmalar: “Henüz Ülkeye Girmemiş İlaçları Bazı Hastalara Ücretsiz Sunabiliyoruz”
Doç. Dr. Erdoğan, merkezin sadece tedavi uygulayan değil; bilim üreten bir kurum olduğunun da altını çiziyor:
“Üniversite hastanesiyiz ve bilimsel çalışmalardan sorumluyuz. Faz-3 klinik araştırmaları merkezimizde başladı. Devlet desteğiyle ulaşılamayan bazı ilaçlar, uygun hastalarda ücretsiz kullanılabiliyor.”
Bu durum, pek çok hastanın geleceğin tedavilerine daha erken ulaşabilmesini sağlıyor.
“Birlikte Güçlüyüz: Umut Her Zaman Var”
Röportajın sonunda Doç. Dr. Atike Pınar Erdoğan, kanser tedavisi sürecindeki tüm hastalara şu mesajı veriyor:
“Kanser uzun bir yolculuk. Ama bu mücadelede hastamıza yalnız olmadığını hissettirmek en önemli görevimiz. Umut her zaman var. Biz ekip olarak onların yanındayız. Birlikte güçlüyüz ve birlikte mücadele edeceğiz.”