Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'e 250 bin TL'lik manevi tazminat davası açtı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'e 250 bin liralık manevi tazminat davası açtı. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 18 Aralık'ta yaptığı konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhalefet için kullandığı 'beşinci kol' ifadesine cevap verirken 'diktatör bozuntusu' demişti. Özel, AKP'li vekillerin yoğun eleştirisi sonrasında, TBMM'de süren bütçe görüşmelerinde 'bozuntu' lafını geri almış, "diktatör sizin olsun" ifadesini kullanmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın açtığı davanın dilekçesinde, Özel'in 17 Aralık 2020'de TBMM'de düzenlediği basın toplantısında "Erdoğan'a yönelik, kişilik haklarını ihlal edici mahiyette, şahsiyet haklarına saldırı kastıyla, fevkalade ağır hakaretlerde bulunduğu" kaydedildi.
Özel'in konuşmasından bazı bölümlere yer verilen dilekçede, şöyle denildi: "Davalının ve mensubu bulunduğu siyasi partinin Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik ısrarlı şekilde ve hakaret kastı ile 'diktatör' yakıştırmasında bulunması uzun süredir yurt içinde ve yurt dışında kabul ettirilmeye çalışılan algı operasyonunun ve otoriterlik propagandasının bir yansımasıdır. Bilindiği gibi 15 Temmuz darbe girişiminden önceki zaman diliminde FETÖ terör örgütü öncülüğünde Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik olarak 'diktatör-tek adam' algısı oluşturmak maksadıyla içerde ve dışarda yaygın bir kampanya başlatılmıştır. Davalı ve mensubu bulunduğu parti tarafından da bu kampanya sahiplenilmiş ve Sayın Cumhurbaşkanımız hakkında 'diktatör-tek adam' algısı oluşturmak için yoğun çaba sarf edilmiştir. 15 Temmuz 2016'da gerçekleşen darbe teşebbüsüyle ilgili ortaya çıkan gerçekler ışığında söz konusu kampanyanın 15 Temmuz darbe girişimine meşruiyet kazandırmak ve darbenin başarılı olması halinde özellikle yurt dışında 'diktatör devrildi' algısı oluşturmak amacıyla planlanıp icra edildiği hususunda tereddüt bulunmamaktadır."
Dilekçede, "bu amaç doğrultusunda Özel'in ve mensubu bulunduğu siyasi partinin, hala ortak bir politika çerçevesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında haksız ve mesnetsiz, hakaretamiz isnatlarda bulunduğu, kamuoyunu da bu isnatlara inandırma hususunda yoğun gayret sarf ettiği" kaydedilerek, "Bu propagandaya yurt içinde ve dışında PKK, FETÖ ile müzahir unsurlar da aktif destek sağlamaktadır" ifadesi kullanıldı.
Özel'in sözlerinin eleştiri kapsamında değerlendirilmesi ve hukuken himaye edilmesinin mümkün olmadığı belirtilen dilekçede, şunlar kaydedildi: "Zira, davalının izafe ettiği sıfatın aksine Sayın Cumhurbaşkanımızın yargı denetiminde gerçekleştirilen, gizli oy-açık tasnif ilkelerinin benimsendiği demokratik bir seçim sonucunda Türkiye Cumhuriyeti'nin halk tarafından yüzde 52 oyla doğrudan seçilen ilk Cumhurbaşkanı sıfatını haiz olmasının yanı sıra, temel hak ve hürriyetler ile demokrasimizin gelişmesi doğrultusunda sayısız reformların mimarı olan ve her fırsatta milletin iradesini referans gösteren bir lider olduğu da izahtan varestedir. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanımız, ülkemizin geleceği için bir mihenk taşı olan 24 Haziran seçimlerinde, milletimizin kendisine duyduğu güven neticesinde göstermiş olduğu milli iradeyle ihtilafa yer bırakmayacak şekilde yeniden Cumhurbaşkanlığı makamına seçilmiş ve böylelikle seçim yeniden cumhurun zaferiyle sonuçlanmıştır."
AK Parti'nin, Erdoğan'ın liderliğinde sadece milletten icazet alarak kurulmuş bir siyasi parti olduğuna yer verilen dilekçede, "Türk siyasetinde yerleşik olan vesayet odaklarının gölgesinde icazetle siyaset yapma alışkanlığını, birçok bedel ödeyerek değiştirmiş ve herkes için özgür siyaset yapma ortamını sağlamış Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik dava konusu iddia ağır bir iftiradır ve hukuken himaye edilmesi mümkün değildir" denildi.
Özel'in dava konusu edilen açıklamalarının düşünce ve ifade hürriyeti çerçevesinde değerlendirilip, hukuken mazur görülemeyeceği belirtilen dilekçede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), ifade özgürlüğünün ihlali nedeniyle yapılan başvurularda, kişilerin şeref ve itibarına eleştiri sınırını aşan ve hakaret içeren sözler dolayısıyla yapılan başvurularda, özel hayat hakkının korunmasını daha değerli gördüğüne dikkat çekildi.
Anayasa Mahkemesinin de kararlarında, AİHM'e benzer şekilde, bireyin manevi varlığının parçası olan kişisel şeref ve itibarına keyfi olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin saldırılarını önlemekle devletin yükümlü olduğunu belirttiği aktarılan dilekçede, manevi tazminatın şartlarının oluştuğu ve saldırının tekrarlanmaması için tazminat miktarının caydırıcı olması gerektiği belirtildi.
Dilekçede, bu sebeplerle Özel'in 250 bin lira manevi tazminat ödemesine karar verilmesi istendi.
Dava Ankara 12. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülecek.