Çiftçilere Verilmesi Gereken Destek 615 Milyar Lira
Bütçeden tarıma ayrılan 706 milyar TL’nin yalnızca 135 milyar TL’sinin çiftçilere yönelik olduğunu belirten Başevirgen, Tarım Kanunu’na göre, tarımsal desteklerin gayrisafi milli hasılanın (GSMH) yüzde 1’inden az olmaması gerektiğini vurguladı. 2025 yılı için öngörülen Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 61 trilyon 540 milyar TL olursa, çiftçilerin alması gereken destek miktarının 615 milyar TL olması gerektiğini belirten Başevirgen, ancak iktidarın çiftçiye yalnızca 135 milyar TL sağlamakla yetindiğini söyledi. "İktidar, çiftçilerin cebinden 480 milyar lirasını gasp ediyor" diyen Başevirgen, bu durumun, hükümetin tarımsal destek politikalarını göz ardı ettiğini gösterdiğini belirtti.
Tarımda Çöküş Derinleşiyor
Başevirgen, tarımdaki çöküşün her geçen gün derinleştiğine dikkat çekti. 2023'te 40 milyon dekar tarım alanı ekilmediğini, ipotekli tarım alanlarının ise 42,3 milyon dekara ulaştığını aktaran Başevirgen, çiftçilerin tarımdan geçinemediğini vurguladı. "Girdi maliyetleri geçen yıl yüzde 100 ila yüzde 120 oranında arttı, ama çiftçi hâlâ zarar ediyor" diyen Başevirgen, çiftçi sayısının da 20 yılda 500 bin azaldığını söyledi. AK Parti iktidarının 2000'lerin başında Türkiye’nin nüfusunun 60 milyon, çiftçi sayısının ise 2,8 milyon olduğunu, bugün ise nüfusun 85 milyon olmasına rağmen çiftçi sayısının 2,3 milyon olduğunu belirtti.
Çiftçiye Verilmeyen Para 853 Milyar Lira
Bekir Başevirgen, tarım kanunu gereği çiftçilere verilmesi gereken paranın 853 milyar TL olduğunu ve iktidarın bu parayı vermediğini söyledi. "Çiftçiye hakkı verilseydi, bugün hiçbir çiftçinin borcu olmazdı" diyen Başevirgen, AK Parti'nin iktidara geldiği dönemde çiftçilerin borcunun yalnızca 2,4 milyar TL olduğunu, fakat bugüne kadar bu borcun tam 300 kat arttığını belirtti. Ayrıca, yeni bir yönetmelik ile işlenmeyen tarım arazilerine el koyulmasının, çiftçileri yeniden ekim yapmaya zorlayacağını ancak bu durumda da zarar edeceklerini dile getirdi.
İthalata Bağımlılık ve Gıda Güvenliği Sorunu
Başevirgen, hükümetin tarımda ithalata sarıldığını ve bunun, ülkenin gıda bağımsızlığını tehdit ettiğini söyledi. Türkiye’nin tarımsal ithalata yaptığı harcamanın 2006 yılından bugüne kadar 91 milyar dolar olduğunu ifade eden Başevirgen, "Çiftçilerimize vermediğimiz parayı başka ülkelerin çiftçilerine veriyoruz" dedi. Türkiye'deki gıda güvenliği sorununun da giderek derinleştiğini belirten Başevirgen, "Vatandaşlarımızın yüzde 22'si yeterli gıdaya ulaşamıyor, yüzde 8,5'i ise açlık sınırında yaşıyor" ifadelerini kullandı.
Manisa'nın Üzüm Üreticisi Zor Durumda
Manisa'daki üzüm üreticilerinin de zor durumda olduğunu belirten Başevirgen, özellikle mildiyö hastalığı ve iklimsel zorlukların rekolteyi ve kaliteyi düşürdüğünü söyledi. Ayrıca, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)'nun kuru üzüm için alım fiyatı açıklamaması nedeniyle üreticilerin tüccara mahkum kaldığını dile getirdi.
Çiftçilerin Durumu: Gıda Bağımsızlığı Tehdit Altında
Başevirgen, hükümetin çiftçileri ve üretimi görmezden gelerek, tarımda üretkenliği artırma ve gıda enflasyonunu düşürme amacına ulaşmasının imkansız olduğunu söyledi. “Bu bütçeyle tarımı yeniden üretken bir sektör haline getirmemiz mümkün değil. Çünkü bu bütçede bütçenin esas sahipleri yok. Çiftçiye destek verilmediği sürece gıda bağımsızlığımızı koruyamayız” diye konuştu.
Bu açıklamalar, Türkiye’nin tarımsal üretiminde yaşanan sorunların ve hükümetin izlediği tarım politikalarının derinleşen krizini gözler önüne seriyor. Başevirgen, hükümeti çiftçilere yeterli desteği sağlamamaya ve yanlış tarım politikalarına devam etmekle eleştirdi.