Her yıl 11 Ekim’de kutlanan Dünya Kız Çocukları Günü, kız çocuklarının cinsiyetlerinden dolayı karşılaştığı eşitsizlikleri gündeme taşıyarak farkındalık yaratmayı amaçlamakta. 2012 yılında Birleşmiş Milletler ’in kararıyla kutlanmaya başlanan bu gün, dünya genelinde milyonlarca kız çocuğunun eğitim, sağlık, güvenlik ve sosyal haklar açısından karşılaştıkları zorluklara dikkat çekiyor. Ancak her yıl olduğu gibi bu yıl da maalesef, kız çocuklarına yönelik şiddet vakaları gündemdeki yerini koruyor.
Son dönemde Türkiye’de ve dünyada kız çocuklarına yönelik şiddet ve cinayet vakaları artış gösteriyor. Ülkemizde 4 Ekim günü vahşice hayatına son verilen İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil, yine yakın bir tarihte ormanlık alanda ölü olarak bulunan Pelin Karaca ve nice kadın cinayeti bugünün anlamını derinleştiriyor. Bu olaylar, kız çocuklarının yalnızca eşitsizlikle değil, hayatta kalma mücadelesiyle de yüzleştiğini acı bir şekilde hatırlatıyor.
Dünya genelinde de benzer örnekler mevcut. Hindistan’dan Pakistan’a, Nijerya’dan Meksika’ya kadar birçok ülkede kız çocukları, aile içi şiddet, çocuk yaşta evlilik ve insan kaçakçılığı gibi tehditlerle karşı karşıya. Bu vakalar, kız çocuklarının korunması ve desteklenmesi adına uluslararası çabaların artırılması gerektiğini gözler önüne seriyor.
Birleşmiş Milletler ve birçok sivil toplum kuruluşu, bu özel günde kız çocuklarının daha güvenli bir dünyada yaşayabilmeleri için mücadeleye devam edilmesi gerektiğini vurguluyor. Ancak tüm bu çabalara rağmen, kız çocuklarının maruz kaldığı şiddet vakaları, Dünya Kız Çocukları Günü’nün yalnızca kutlanacak değil, aynı zamanda mücadele edilecek bir gün olduğunu bizlere hatırlatıyor.