Yerel

Manisa’nın 'vahşi' sulama sorununa büyükşehirden 'kapalı' çözüm

Türkiye’nin en önemli tarım şehirlerinden biri olan Manisa’da sulama sezonu devam ediyor. Manisa, yaklaşık beş milyon yirmi iki bin dekar tarım arazisiyle ülkenin tarımına önemli katkılar sunuyor.

Üreticiler, vahşi sulama sisteminden biran önce kurtulup, kapalı sulama tekniğine geçmek istiyor. Bu kapsamda, Manisa Büyükşehir Belediyesi de gün geçtikçe sayısını arttırdığı kapalı sulama tesisleriyle üreticiye en sağlıklı hizmeti vermeyi sürdürüyor.

Manisa, yaklaşık beş milyon yirmi iki bin dekar tarım arazisiyle ülkenin tarımına önemli katkılar sunuyor. Tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 50’lik alanında sulu tarım yapılan Manisa, ihracata yönelik önemli ürünler üreten bir il olma özelliğini de sürdürüyor.

Tarım arazilerin sulamaya açıldığı bugünlerde, su kaynaklarının yetersiz olduğuna dikkat çeken uzmanlar ve üreticiler, 'vahşi sulama' diye tabir edilen sistemin terkedilip kapalı sulama tekniğine dönülmesini istiyor. Suyun kontrolsüz ve ölçülmeden toprakla buluşturulması olarak bilinen vahşi sulama, hem toprağa hem ürüne hem de su kaynağına zarar veriyor. Üreticilere doğrudan sulama desteği veren Manisa Büyükşehir Belediyesi de kendi sorumluluğunda olan sulama sahalarında yaptığı kapalı sistem tesislerle üreticilere hem destek hem de kolaylık sağlıyor. 

 “Çiftçiler için en uygun sulama yöntemi, kapalı sistemdir”

Manisa’nın Saruhanlı ilçesinde uzun yıllardır çiftçilik yapan ve vahşi sulama sistemi kullanan Muhittin Coran, bu sulama sisteminin zorluğundan ve zararlarından bahsetti. Coran;

“Vahşi sulama nedeniyle su kaybımız çok oluyor. Özellikle son yıllarda yaşanana kuraklıklar da su kaybında etkili oluyor.

Çiftçiler için en uygun sulama yöntemi, kapalı sistemdir. Hiçbir su kaybı yok ve tamamen bitkiye odaklı yöntemdir. 100 litre suyla sulanan bir yer, kapalı sistem sayesinde 50 litre ile sulanabilmektedir. Örneğin şu gördüğünüz bağın başına ark yapıyoruz. Bu ark için traktör buraya 2-3 sefer gelip gidiyor. Bu da akaryakıt maliyetinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Üstelik vahşi sulama dolayısıyla tarlalarımız çamur oluyor. Üç beş gün kurumuyor. Kurumadığı için de hemen ilaçlama yapamıyoruz. İlaçlama dönemini geçirdiğimiz zaman ise bağlarımıza hastalık geliyor.

Bu da ürünlerimizin veriminde azalmaya neden oluyor. Vahşi sulamada tarlanın her noktasına su veriyoruz. Kapalı sistemde ise doğrudan bitkilerin köküne doğru sulama yapılıyor. Dolayısıyla vahşi sulamada her yere su verdiğimiz için tarlada yoğun şekilde yabani otlar da yetişiyor. Bu yabani otları ortadan kaldırmak için de ilaç, vb. gibi artı maliyetlerle karşılaşıyoruz.”dedi.


“Su kaybını önlemek için kapalı sistemin getirilmesi lazım”

Her geçen yıl, barajlarda ve göllerde su seviyelerinin giderek azaldığına dikkat çeken Muhittin Coran;

“Sulama Birliği de bu sene bize yalnızca 20 gün su verme mecburiyetinde kaldı. Yeterli suyumuz olsa belki 1 ay boyunca sulama yapabiliriz. Daha temmuz ayının başındayız. Bu bağ daha en az 2 defa daha sulama ihtiyacı duyacak. Bir noktadan sonra da sulamamızı yapmak için yeraltı sularından yararlanmaya başlayacağız ama onlar da her geçen gün daha aşağıya iniyor.

Benim iktidardan tek beklentim, bu su kaybını önlemek için kapalı sistemin buraya getirilmesi lazım. Yıllardan beri bunun hep plan proje içerisinde olduğunu söylüyorlar. Ama en ufak bir teşebbüs, girişim henüz yapılmadı.” diye konuştu.

“Baraj kapakları açıldığı andan itibaren vahşi kayıp başlıyor”

Barajlardaki doluluk oranının geçen yıllara göre yarı yarıya daha düşük olduğunu belirten Sulama Teknisyeni Hasan Hüseyin Çırak da şu sözlere yer verdi;

“Bildiğiniz gibi vahşi sulama kullandığımız için, yani bu baraj kapakları açıldığı andan itibaren bu vahşi kayıp başlıyor. Nasıl başlıyor peki? Mesela sıcaktan buharlaşma oluyor, tahliyeye kaçıyor, yani suyumuz bayağı zebil oluyor. Bunun çözümü gayet basit. Bir an önce kapalı sisteme geçilmesi gerekiyor. Bu su yetmediği için çiftçiler yeraltı suyunu kullanıyorlar. Yeraltı suyu dediğimiz zamanda içme suyumuzdan gidiyor. Bu baktığımız zaman direk kendimize zarar veriyor. Çünkü yerin altından içme suyumuzu alıyorlar. Sonuçta yerin altında da deniz yok, bir yere kadar dayanacak?”

 “Vahşi sulamada suyun yüzde ellisinden fazlası israf olmuş oluyor”

Damlama sulama yöntemi kullanarak ürün yetiştiren Aykut Uyar, kapalı sistemin faydalarından bahsetti. Yaklaşık 8 yıldır kapalı sulama tekniğinden faydalandıklarını belirten Uyar;

“Önceden bizde karık suyu kullanıyorduk. Damlama çıktıktan sonra damlama sistemini yaptırdık. Bunda da çok rahat ettik. Salma sulamada tarlanın tesviyeli olması gerekiyor. İstediğiniz gübreyi atamıyorsunuz, bitkinin istediği gübreyi veremiyorsunuz.

Damlama sisteminde ise, bitkinin neye ihtiyacı varsa o şekilde verebiliyoruz. Verimlerimiz de arttı tabii. Bir de aşırı su tüketimi vardı, şimdi o ortadan kalktı. 7-8 seneden beri damlama sulama kullanıyoruz. Şimdi bu damlama sistemi olmasa bizim yeraltı gübresi atmamız gerekiyor. Onu da dekara 50 kg civarında atıyoruz. Ama bu sistemde bitkinin direk köküne gübre verdiğimiz için 5 ile 10 kg’ı geçmiyor. Daha önce vahşi sulama sistemini de kullandık. Vahşi sulamada suyun yüzde ellisinden fazlası israf olmuş oluyor.” diye konuştu.

“damlama sistemi Manisa’mız için artık olmazsa olmazdır”

Manisa’daki tüm ilgili birimlere, su ve sulama sistemleri konusunda acil çağrılarda bulunan Şehzadeler Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Altındağ,

“Şehzadeler Ziraat Odası Başkanlığı olarak bizim görüşümüz, kapalı sistemin kurularak tamamen damlama sistemine geçilmesidir. Bu konuda yapılacak çalışmalar için destek vermek için de tüm Manisalı yetkililerimizi davet ediyorum. Çünkü damlama sistemi Manisa’mız için artık olmazsa olmazdır. Gediz ovamız çok önemli tarım faaliyetlerinin yapıldığı bir yerdir. Uzun yıllardan beri ovamızı sulayan sulama kanallarının ise kullanım ömrünü tamamladığını söyleyebiliriz. Bu sistemin Demirköprü Barajı’ndan buraya kadar yenilenmesi önemlidir. Bunun yanı sıra ovamızda imkan bulunan noktalara da yeni sulama göletlerinin acilen yapılması gerekiyor. 

Çünkü her geçen yıl su kıtlığına doğru gidiyoruz. Şu anda biz Manisa ovamızda ürün yetiştirebiliyorsak, burada kullanılan suyu yer altından alarak yapıyoruz. Yakınlarımızda Bağyolu Göleti var. Bir de yakında Davutlar-Sarma Göleti faaliyete geçecek. Yani bunlar gibi göletlerin Salihli’den buraya kadar ovamızda çoğaltılması lazım. Tüm belediyelerimiz, tarım müdürlükleri ve bizlerin çalışmalarıyla bunları başarmamız gerekiyor.”sözlerine yer verdi.

“İklim değişikliği ve kuraklık bölgemiz için önemli bir tehdit”

Vahşi sulamanın bölgemizde oldukça yaygın olarak kullanılan bir sulama yöntemi olduğuna dikkat çeken Manisa Büyükşehir Belediyesi Kırsal Hizmetler Dairesi Başkanı Yılmaz Usta, artan kuraklığa dikkat çekti.  Başkan Usta;

“İklim değişikliği ve kuraklığın etkilerini her geçen gün daha şiddetli bir şekilde yaşıyoruz. Meteorolojik tahminler, öngörüler gelecek yıllarda özellikle bölgemiz için bu tehdidin artarak devam edeceğini gösteriyor.  Yağış rejimindeki bozulmalar ve yağış miktarındaki azalmalar, bölgemiz için, gelecek için önemli bir tehdit. Haliyle bizim de su kaynaklarımızı en doğru ve en verimli şekilde kullanmaktan başka çaremiz yok.”dedi.

“Toprağa alabileceği kapasiteden fazla su verilmemeli”

Hem salma sulamada hem de kapalı sulama sisteminde, çiftçilerin gereğinden fazla su kullanmaması konusunda uyaran Başkan Yılmaz Usta, toprağın alabileceği belli bir su kapasitesinin olduğunu hatırlattı. Başkan Usta, bu kapasitenin üzerinde su verilmesi halinde, su israfının yanı sıra bitkilerde hastalık, çevre ve doğal dengenin bozulması, toprakta ve üründe verimliliğin azalması gibi birçok zararla karşılaşılabileceğini vurguladı.  

Büyükşehirin tüm tesisleri kapalı sistem

Manisa Büyükşehir Belediyesi olarak üreticilere verilen sulama desteklerine de değinen Başkan Usta, açıklamalarını şöyle sürdürdü;

“Genel anlamda kapalı sistem sulama sistemlerine tamamıyla geçmemiz kaçınılmaz bir zaruret. Manisa Büyükşehir Belediyesi olarak, biz de üreticilerimize doğrudan sulama hizmeti veriyoruz. Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğunda şu anda yirmi yedi bin dekar sulama sahamız var.

Yaptığımız bütün tesisler kapalı sistem. Tarla başına kadar getirdiğimiz ana hatlarla, suyu borularla parsel başına kadar getirip, vanamız ve sayacımızla, metreküp hesabından tarifelendirerek sulama hizmeti vermeye çalışıyoruz. Çok geçmiş yıllarda köylere yapılmış olan açık kanal sistem sulama tesislerimiz var. Bu tesislerden de imkânlar ölçüsünde, belli bir iş planına bağlı kalarak, yenileyerek kapalı sistemlerde çevirip su verimliliğini ve su kalitesini arttırmak için desteklerimizi, çalışmalarımızı yürütüyoruz. Aynı zamanda bölgemizde 110’a yakın yakın sulama kooperatif var. Bu üretici örgütlerimize de zaman içerisinde yıpranan, kırılan borular nedeniyle su kayıplarının olduğu tesislerinde, boru desteği veya sulama amaçlı depo yapımı gibi destekler verip, Büyükşehir Belediyesi olarak hem üretici örgütlerinin hem çiftçilerimizin su verimliliği için yanında olmaya gayret ediyoruz. Bu anlamda girdi bazında desteklerimiz, sulama tesisleri, hayvan içme suyu göletleri, tanker doldurma tesislerinin yapımı, gölet yapımı gibi işlemlerimiz devam ediyor.” dedi.

{ "vars": { "account": "UA-43204872-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }