Feyzioğlu, idam ve başkanlık sistemi konularında çarpıcı açıklamalarda bulundu!
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, bir araştırma şirketi tarafından yapılan ‘Vatana ihanet, terör ve tecavüz suçlarında idam cezası uygulansın mı?’ anketinde yüzde 90’ın üzerin...
HSYK’ya teşekkür
Görüşme öncesi genel değerlendirmelerde bulunan Feyzioğlu, TBB olarak Manisa’da çok önemli iki davanın yakın takipçisi olduklarını bunlardan biri olan 15 tarım işçisinin hayatını kaybettiği kazada kararın en üst limitten verildiğini kaydetti. Bir diğer önemli davanın ise Soma Davası olduğunu hatırlatan Feyzioğlu HSYK’ya da teşekkür etti. Soma Davasının şu ana kadar doğru bir çizgide ilerlediğini kaydeden Feyzioğlu, “Heyetin değişmemiş olması da, heyetin ilk andan itibaren aynı kalmış olmasından memnunuz. HSYK’ya da buradan teşekkür ediyoruz. Çünkü sıklıkla el değiştirmeler sebebiyle yüz binlerin üzerinde olduğunu söyleyebileceğim dava çözümlenmemiş olarak bekliyor ve gereksiz yere uzuyor. Burada heyetin değişmemiş olması son derece önemli ve anlamlı. Aralık ayı gibi bir netice alınır diye düşünüyoruz bu davada” dedi.
Başkanlık sistemi tartışmaları
Başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Feyzioğlu, “Başkanlık sistemi tartışmalarından önce önümüze kuvvetler ayrılığının nasıl sağlamayı düşündüklerini siyasi iktidar ve siyasi muhalefet koymak zorundadır. Aksi takdirde yargının da başkanın altında saf tutması durumunda Türkiye’de hiçbir şekilde özgürlüklerden söz edilmesi mümkün olmaz. Başkanlık sisteminin demokratik işlediği ülkelerde yargı kayıtsız şartsız bağımsızdır, tarafsızdır. Başkanlık sistemi adı altında diktatörlük kurulmuş ülkelerde ise yargı başkanın altında yer alır. Başkanın altında yer alan bir yargı da kuvvetler birliği söz konusudur ve kuvvetler birliği olduğunda da kişinin gücü elinde tutana karşı hiçbir söz söyleme hakkı olmaz. O andan sonra vatandaşlık sıfatı da biter, vatandaşlığın yerini kulluk, kölelik alır. Ben hiçbir siyasi partinin bunu bilerek amaçladığını düşünmek dahi istemem Türkiye’de. Bizim amacımız doğruyu göstermek için yine milletimize bir kutup yıldızı gibi yol göstermeye çalışmaktır.” şeklinde konuştu.
“İdam kalkmamış olsaydı darbeyi önleyenler de asılırdı”
Bir araştırma şirketi tarafından yapılan ve kamuoyuyla paylaşılan ‘Vatana ihanet, terör ve tecavüz suçlarında idam cezası uygulansın mı?’ anketinde yüzde 90’ın üzerinde idama evet denilmesini de değerlendiren Feyzioğlu şunları söyledi:
“Türkiye’de idam anayasa ile kaldırılmıştır, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi ek protokolüne biz tarafız. Avrupa Konseyinin bir üyesiyiz ve idamı bu sebeple biz sistemimizden çıkardık. Çok açık bir şey söyleyeyim eğer idam olmuş olsaydı 15 Temmuz gecesi beylik tabancasını eline alıp sokağa fırlayan ve darbenin önlenmesinde emsalsiz görev üstlenen, kumpas mağduru vatan evlatlarını asmış olurlardı. Demek ki neyi anlamalıyız buradan; idam telafisi imkansız bir ceza olduğu için anlık heyecanlarla, toplum böyle istiyor diye çığlıklarla fevkalade zararlı sonuçlara yol açabilir. İdamı savunmak, düşmez, kalkmaz ve yanılmaz bir tek yüce Yaradan olduğuna göre insanın kendini adeta Yaradan’a eş tutması anlamına geliyor. Çünkü beşer şaşar, beşerin, insanın yanlış yapma ihtimali her zaman var. Yanlış yapmayan doğruyu bilen bir tek Allah’tır. İnsan kendini yanlış yapmaz konumda görmeye başlarsa en büyük yanlışı yapar. Ceza Muhakemesi Hukukunda yanlışlığın olabileceği varsayıldığı için mutlaka yargılanmanın yenilenmesi gibi bazı çareler vardır. İdam ettiğinizde yargılamayı yenileseniz ne olacak. İadeyi itibar yetiyor mu? Türkiye 1960 sonrasında başbakanını astı itibarını iade etmemiz yetti mi? Türkiye bir sürü genç insanını astı. Geri geldi mi o insanlar? Gelmiyor.”
“FETÖ’nün iadesini istemeyen idamı ister”
İdam tartışmalarının gündemde olduğu sürece dünyadan F tipi suç örgütünün yöneticilerini ve mensuplarının Türkiye’ye iade etmesini kimsenin beklememesi gerektiğini söyleyen Feyzioğlu şöyle konuştu:
“Çünkü dünyada yapacakları savunma şudur; ‘Türkiye’ye beni gönderirseniz idam edilirim.’ Anayasamıza göre bir cezanın geriye, bugün olmayan bir cezanın yarın kabul edilmesinde geriye yürümesi mümkün değil. Ancak öyle bir takdim edilmektedir ki bu, 15 Temmuz’daki kalkışmaya katılanları idam edeceğiz diye sunulmaktadır vatandaşa. Hele hele böyle bir geriye yürüme söz konusu olduğunda Türkiye Avrupa Konseyi değerler sisteminden de tamamen dışlanmış olur. Tekrar tekrar söylüyorum, F Tipi Suç Örgütünün kurucu ve mensuplarının iadesini istemiyorlarsa idam gelsin ve 15 Temmuz’a da uygulansın diye herkes çığlık atabilir. İade istemeyen bunu söyler.”
Bunlar da ilginizi çekebilir