Gözbebeğimiz Aziz vatan Türkiye Cumhuriyeti, son yıllarda hak etmediği durumlar yaşamaktadır. Yıllarca korunması ve kollanması için evlatlarını şehit veren bu ülkede son yıllarda şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak olaylar cereyan etmektedir. Bir dönem ülkemize girmemeleri için mücadele ettiğimiz vatan bölücüleri, daha birkaç yıl önce davul zurna ile karşılanmış, verdikleri zarar ve döktükleri şehit kanı için adeta teşekkür edilmiştir. 2002 yılında sıfırlanan terör, AKP hükümetinin bölücülüğe gösterdiği tolerans ve torpille 30 yıllık kanlı geçmişinin semeresini toplamaya başlamıştır. Habur rezaleti, Oslo süreci ile devam eden AKP’nin sözde açılım rezaleti, son olarak PKK çapulcularının sözde şehitliği ile ayyuka ulaşmıştır. AKP hükümeti, işbirlikçisi PKK ile adeta Türk milletinin sabrını sınamakta, zekasıyla ve aklıyla alay edercesine hamlelerle Türkiye Cumhuriyeti’ni PKK ‘ya peşkeş çekmektedir. Son yaşanan hadise bunun en bariz göstergesidir. Bölücü örgütün ilk silahlı saldırısını gerçekleştiren teröristlerden Mahsum Korkmaz isimli caninin Diyarbakır Lice’de AKP icazetli inşa edilen PKK şehitliğinin girişine heykeli dikilmiştir. Bu alçak girişim ve meydan okuma aziz şehitlerimizin kemiklerini sızlatmakla kalmamış; Türkiye’nin milli, manevi ve tarihi haklarına çok açık, çok net, çok kirli bir saldırı haline dönüşmüştür. Artık PKK’lılara sözde şehitliklerin kurulduğu, katillerin heykelinin dikildiği, ihanete methiyeler düzüldüğü, çözülme ve bölünme refakatçilerinin onay ve teşvik gördüğü bir Türkiye resmi karşımızdadır. Böylesi bir yenilgi ve rezilliği vicdan sahibi; insaflı, inançlı, iddialı ve ilkeli hayat süren hiçbir vatandaşımız kabullenmeyecektir. 10 Ağustos’ta yaşanan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ve sonucunun, kandilin cesaretini arttırdığı ve teröristlere umut aşıladığı örtülemeyecek bir gerçektir. 10 Ağustos’ta AKP ve yandaşları gülerken, aynı zamanda İmralı canisi tebessüm etmiş, Barzani heyecanlanmış, bebekleri kurşuna dizenler havalara uçmuştur. Kaldı ki Diyarbakır Lice’de yükselen PKK heykelinin 10 Ağustos’tan sonra açılması da zamanlama itibariyle şaşırtıcı görülmemelidir. Türkiye’yi parçalamak isteyen bölücü ve yıkıcı lobinin demokrasi maskesi takarak meşruiyet araması, zafer turu atması kısa ve orta vadede felaketlerin kilidini açacaktır. Bu işin devamında artık dillendirilen başkanlık sistemi ve devamındaki federatif bölünme vardır. Bu durum artık açık açık devletin tepesindeki insanlar tarafından maalesef dillendirilmektedir. Balkon konuşmasında Türkiyelilik zırvasıyla bölücü mihrakların gönlünü okşayan, yüreğine su serpen ve hepsine birden açık çek veren bu devrin dikta zihniyetine karşı herkes suskun kalsa da Milliyetçi Hareket Partisi asla susmayacaktır. Diyarbakır’da terörist heykeli dikenler döktükleri şehit kanlarının hesabını vermeden, AKP ve Öcalan ihaneti hak ettiği muameleyi görmeden Milliyetçi-Ülkücü Hareket’e rahat uyku haram olacaktır. Türk milleti vahim tehlikeyi görmelidir. Unutulmasın ki, bugün PKK’lıların heykeli dikiliyorsa, yarın vatan bölünecek, bayrak inecek, devlet çökecek, milletin ise mezarı kazılacak demektir. Bu durumu Türkiye Cumhuriyeti’nin fertlerinin, Türk Milletinin kabul edeceğini düşünmek hayalperestliktir. AKP’nin bu hayalinin gerçek olmayacağının teminatı da Milliyetçi Hareket Partisi, Ülkücüler ve Aziz Türk Milleti’dir…
Editör: TE Bilisim