İYİ Partili Eryılmaz, “Görevde kaldıkları 20 yılda Türkiye'yi 50 yıl geriye götürdüler” İYİ Partili Eryılmaz, “Görevde kaldıkları 20 yılda Türkiye'yi 50 yıl geriye götürdüler”
45 ÖZEL HABER Manisa Baro Başkanı Ali Arslan, Meclis Genel Kurulu'ndan geçen İç Güvenlik Kanunu'nun aslında bir İç Güvenlik Kanunu olmadığını, içe kapanma yasası, AK Parti iktidarının kendi güvenliğini koruma yasası şeklinde düzenlendiğini söyledi. Arslan, bu kanun ile Türkiye’nin demokrasinin geriye gittiğini, Türkiye’nin polis devleti haline getirildiğini ifade etti. esh_24498 Meclis Genel Kurulu'ndan geçen İç Güvenlik Kanunu'nun uzun süredir tartışıldığını hatırlatan Manisa Baro Başkanı Arslan, “Uzun sürede Meclis’te tartışıldı. Büyük olaylara sebep oldu. Ama gerçekten de bunlara sebep olmalıydı. İç Güvenlik Kanunu denilen şey aslında bir İç Güvenlik Kanunu değil içe kapanma kanunu, iktidarın güvenliğini koruma kanunu şeklinde düzenlenmiştir.” dedi. “BÜTÜN ANAYASAL GÜVENCELER YOK EDİLMEKTE” Bu kanun ile birlikte Türkiye’de demokrasinin geriye gittiğini, Türkiye’nin bir polis devleti haline getirilmeye çalışıldığını belirten Arslan, bu kanunun bireysel hak ve özgürlükleri, kanun korumasından yoksun hale getirdiğini, iktidarın, polisin ve valinin insafına terk ettiğini söyledi. Arslan, “Burada mülki amire ve polise tanınan hukuk dışı ve olağanüstü yetkilerle birlikte yaşam hakkı, kişi güvenliği, ifade özgürlüğü, toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkı, özel hayatın gizliliği ve buna buna bağlı bütün hak ve özgürlükler ortadan kaldırılmaktadır. Bütün anayasal güvenceler yok edilmekte, hâkim, savcı devre dışı bırakılmakta, polis yargı yetkisine sahip denetimsiz bir güç haline getirilerek, toplumu koruma, kollama görevinden ziyade siyasi iktidarı koruma işlevi kazanmaktadır.” diye konuştu. Arslan, yargının yetkilerini vali ve polise teslim etmenin, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı ilkelerini tümüyle yok edecek bu kanunun Anayasaya tamamen aykırı olduğunun altını çizdi. Arslan, “Ayrıca bağımsız ve tarafsız yargı ilkesine, adil yargılanma ve savunma hakkı ilkesine, Türkiye’nin taraf olduğu ve Anayasa hükmünde olan uluslararası sözleşmelere ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına,  daha da ötesi kamusal akla ve vicdana tümüyle aykırıdır.” dedi. Bu kanun ile vatandaşların her an gözaltına alınabileceğini belirten Arslan; “Bu konuda hiçbir engel ortada kalmıyor. Polis tarafından istenildiği zaman istenildiği şekilde gözaltına alınması söz konusu. Üzeriniz hiçbir izne gerek kalmadan üst aramasına girebilirsiniz. En ücra, en mahrem yerlerinize kadar aranmasınız söz konusu. Yine aracınızın detaylı bir şekilde, hiçbir izne gerek kalmaksızın sizi durduran bir polis tarafından aranması söz konusu. Telefonların yine hiçbir izne gerek kalmadın aranması söz konusu. Hiçbir işleme gerek kalmadan telefonlarınız hemen anında dinlenmeye geçilecek. Fişlemek çok kolaylaşıyor. Her an vurulabilirsiniz. Dur ihtarına uymadığınız anda, polis sizi tehlikeli gördüğü anda, yakın şüpheli gördüğün vurulma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaksınız. Aracınız her türlü şekilde kolaylıkla izlenebilir. Valiler, savcıların yetkilerini kullanabilir hale geldi. Savcının haberi olmadan vali tarafından soruşturma açılabilir. Belediyeler tamamen valinin emrine geçiyor.” şeklinde konuştu. Bu yapılan düzenlemelerin Türkiye demokrasisini çok geriye götürdüğünü vurgulayan Arslan, “Hak ve özgürlüklerimizi çok geriye götürüyor. Tabi ki, bu yasa Meclis’ten çıktıktan sonraki süreçte, Cumhurbaşkanının onayından geçtikten sonraki süreçte uygulanmaya başlandığında yine bu yasanın iptali yönünde ve bu yasanın aleyhinde oluşturulacak kamuoyu ile ilgili çalışmalarımız olacak. Biz Manisa Barosu olarak İç Güvenlik Kanunu’nu iktidarı güvence altına alma kanunu olarak görüyoruz. Bu anlamda tasvip etmiyor ve onaylamıyoruz.” diye konuştu. “CUMHURBAŞKANINA ÖRTÜLÜ ÖDENEK YETKİSİ VERİLEREK ANAYASA ORTADAN KALDIRILDI”  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a örtülü ödenek ve istihbarat toplama yetkisi verilmesine de değinen Başkan Arslan, “Türkiye’de halkoyu ile Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı. Fakat halkoyu ile seçilen Cumhurbaşkanının yetkilerinde herhangi bir değişiklik olmadı. Dünlerde Cumhurbaşkanının yetkisi ne ise bugünlerde de aynı. Ama Meclis’te yapılan yasal düzenlemelerle birlikte Cumhurbaşkanının yetkisinde olmayan birçok konuda kendisine yetki aktarımı yapıldığını ve bu anlamda yetkisinde olmayan işleri yapabilmesi için kendisine kaynak sağlandığını görmekteyiz. Tabi ki bu da hukuka uygun değil. Cumhurbaşkanının istihbarat toplama, Cumhurbaşkanının başka bu tür faaliyetlerde bulunma yetkisi yok Anayasamıza göre. Ama ne yazık ki, şu anda fiilen Anayasa ortadan kaldırılmış durumda ve fiilen uygulanmıyor. Bu anlamda önümüzdeki bunun büyük sakıncalarını göreceğimizi düşünüyorum.” dedi.

Editör: TE Bilisim