Ne depremler, ne seller, ne yangınlar geçti bu ülkeden ama hiç bir doğal afet "görünen köy klavuz istemez" dedirtmedi bize.
Velhasıl şu bir gerçek göz göre göre ölüme davetiye çıkarmıştı kimileri..
Ekmek parası derdinde alın teri ile çalışan yüzlerce "can" maden ocağının tabutu olacağını düşünmek istemeden gidiyordu işe.
Her yeni gün mesai bitiminde bir ekmek daha giriyordu hanelerine..Onların büyük hayalleri yoktu onlar mütevazi hayatlarında geçim derdindeydi..
Öyle büyüktü ki yürekleri maden ocağından çıkan kömürün bir torbası için kara kışa hazırlık yapıyordu umutları..Hepsinin ailesi, çocukları vardı..
Ve tek dilekleri güzel mevkilere güzel işlere sahip olmasıydı çocuklarının çünkü hiç biri madende çalışmasını istemezdi yavrusunun..peki ya anacığı babacığı? onlar istermiydi böylesine kadersiz ölümü?
Zaten bu da kaderse eceli kim yazdı?
Cevapları belliydi bu soruların en büyük cevaplar vicdanımızda saklı aslında.Yüzlerce eve ateş düştü ve kızgın alevler dinmiyor su serpildikçe yanıyor..
Bizler tek yürek olup acılarına ortak olmaya çabalasakta birkaç gün yas tutuldu ama yüzlerce yürekte yas ömür boyu devam edecek.
Siyahın yani kapkara kömür karası acının başkenti Soma.İşte Soma'nın özeti de bu.
Editör: TE Bilisim